İskandinav Paradoksu: Kadına Yönelik Şiddet Rakamlarında İskandinavya Ön Sıralarda


Kadına yönelik şiddete dönük farkındalığın ülkemizde giderek arttığı ama bunun şiddeti engellemeye maalesef yetmediği günlerde, bu alanda henüz sebepleri tam olarak anlaşılmamış bir olgunun araştırıldığını görüyoruz: İskandinavya ülkelerinde, kadına yönelik şiddetin Avrupa ortalamasının üzerinde olduğunu biliyor muydunuz?

Toplumsal cinsiyet eşitliği açısından örnek alınacak olan Kuzey Avrupa ülkelerinde kadına yönelik şiddetin diğerlerine nazaran fazla olmasına “Kuzeyin Paradoksu” deniyor. Örneğin, bu olguyu incelemek üzere geçen yıl yapılan bir araştırmada, İsveç ve İspanya karşılaştırıldı. İsveç’te, hem cinsel şiddet hem de fiziksel şiddet oranlarının İspanya’dan oldukça fazla olduğu görüldü. Buna göre, “Fiziksel şiddet söz konusu olduğunda, İsveçli bir kadının İspanyalı bir kadına nazaran partnerinden şiddet görme ihtimali %80.7 daha fazla, bu rakam cinsel şiddette %96.1.” Oysa İsveç, İspanya’ya göre Avrupa Toplumsal Eşitlik Endeksine göre 14 puan ileride. 2014 yılında gerçekleştirilen bir araştırmaya göre, Danimarka’da kadınların %52’si geçmişte şiddete maruz kaldığını ifade ederken, Finlandiya’da bu rakam %47, İsveç’te ise %46. 2016 yılında yayımlanan başka bir araştırmada da bu ülkelerde kadınların erkek partnerleri tarafından daha çok şiddete uğradığı saptanmıştı. Yine aynı araştırmada, kadınların yaşam boyu partnerleri tarafından şiddete maruz kalma yaygınlığı, Avrupa Birliği ortalaması yüzde 22 iken, Danimarka’nın ortalaması % 32, Finlandiya’nın % 30 ve İsveç’in % 28. Partnerleri dışında kadınları şiddete maruz kalma oranları da bu ülkelerde Avrupa ortalamasının üzerinde.

Toplumsal cinsiyet eşitliği açısından örnek alınacak olan Kuzey Avrupa ülkelerinde kadına yönelik şiddetin diğerlerine nazaran fazla olmasına “Kuzeyin Paradoksu” deniyor.

Bu gerçekten tuhaf bir durum çünkü Danimarka, Finlandiya, İzlanda, Norveç ve İsveç, diğer Batı ülkelerine kıyasla toplumsal cinsiyet eşitliği açısından oldukça iyi bir durumda. Bu ülkelerde eşit işe eşit ücret politikası daha iyi işliyor, ebeveyn izinleri çok daha iyi, kadınların eğitime erişimi de erkeklerle eşit düzeyde.

İsveç Lund Üniversitesi Toplumsal Epidemiyoloji Birimi’nde çalışan Prof. Juan Merlo ve İspanya Valensiya Üniversitesi Toplumsal Psikoloji Bölümü’nden Prof. Enrique Gracia bunun birkaç açıklaması olabileceğini söylüyor. Bunlardan bir tanesi, kadın ve erkek arası toplumsal eşitlik yönünde atılan adımlar sayesinde geleneksel kadınlık ve erkeklik tanımları değiştikçe toplumda buna dönük bir direncin ve geri tepmenin yaşanması ihtimali. Araştırmacılar ayrıca bu ülkelerde eşit statüleri gereği kadınların uğradıkları şiddet üzerine daha rahat konuşabileceğini de göz önünde bulunduruyor. Öte yandan AB Temel Haklar Birimi bunun aksini söylüyor: Kuzey ülkelerinde kadınlar partnerleri tarafından şiddete uğradıklarında bunu diğer ülkelerdeki kadınlara nazaran daha az şikâyet ediyorlar. Dolayısıyla, Merlo ve Gracia, henüz bu olgunun nedenlerinin bilinmediğini, yukarıdaki açıklamaların da tatmin edici olmadığını söylüyor. Belli ki, bu olguya dönük daha çok araştırmaya ihtiyacımız var.


 

Öznur Karakaş
Boğaziçi Üniversitesi Mütercim Tercümanlık bölümünde lisans eğitimini tamamladı. Galatasaray Üniversitesi, ardından da Toulouse Jean-Jaures ve Prag Karlova Üniversite'lerinde felsefe yüksek lisans eğitimi aldıktan sonra Universitat Oberta de Catalunya'da Bilgi ve Enformasyon Toplumu doktora programına bağlı Disiplinlerarası İnternet Araştırmaları grubunda doktorasını tamamladı. Bilim ve teknoloji çalışmaları alanında doktora sonrası araştırmalarını sürdüren Karakaş; Deleuze çalışmaları, yeni materyalizm, posthümanizm, toplumsal cinsiyet, felsefe alanlarında çeşitli mecralarda çalışmalarını paylaşmaya devam ediyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

Son Yazılar

Seçimin Siyasallığında Gezi’nin 10. Yılına Ses Vermek

Siyaset sanatı, siyasal olanı ortadan kaldırma sanatından ibarettir. Ranciere bu sözüyle siyaseti cemaatleri yönetme...

Gecenin Sonuna Yolculuk: Kirli Bir Kahkaha

Romanın Üslubu: Üçüncü Mevkicilik Romanda insanlık durumlarına karşı, parlak gözlemlerin arasına sıvışmış, tasvirlerin karanlık...

Marx’ın Transandantal Şiiri [I]

Uğur(’)a Giriş Transandantal kavramının felsefede daha önce Duns Scotus’ta kullanıldığını biliyoruz,...

Dünyanın Yeni Aklı: Tinsel ve Sportif Kendilik

Günümüzde yeni bir etik anlayışı var: girişimci etiği. Nicolas Rose bu girişimin ilkelerini şöyle sıralar: “enerji, inisiyatif,...

Jung’un Kırbacı

Carl Gustav Jung’a göre doğa hali içinde yaşam süren “ilkel” insanın, modern Avrupalı bireylerden farklı olarak, alışkın...

Beyinde Beden-Zihin Ağı Keşfedildi

Yeni bir araştırmaya göre; beyinde hareketi kontrol eden bölgeler, düşünceyi ve planlamayı düzenleyen ağlara gömülü olup kan...

En Çok Okunanlar

Covid-19: Gerekçesiz Bir Acil Durumun Yarattığı İstisna Hali

Varsayımsal bir koronavirüs salgınına karşı alınan hummalı, irrasyonel ve...

İşe Yaramaz

Gençliğimden bu yana ara ara nükseden depresyondan muzdaribim. Bu...

Žižek: Koronavirüsü Karar Vermeye Zorluyor: Ya Küresel Komünizm Ya Orman Kanunları

Koronavirüsü paniği yayıldıkça, artık nihai bir seçim yapmamız gerekiyor:...

Bunları da beğenebilirsinHep güncel
Popüler