Bugün Bakü Kurultayı’nın 100. yıldönümü[1]. Doğu Halkları Kurultayı’na; Irak, İran, Türkiye, Afganistan, Çin, Hindistan ve diğer ülkelerden devrimci örgütleri bir araya getiren Komünist Enternasyonal önayak olmuştu. Bu tecrübe, Marksizmin anti-kolonyal mücadelelere neler katabileceğini gösteriyor.
Marksizmin sözde “Avrupamerkezciliği” konusunda çok yazılıp çizildi. Oysa Bakü Kurultayı’yla ilgili pek az şey biliniyor. Sömürgeleştirilmiş halklar, Lenin zamanında komünist harekette büyük bir rol oynadılar.
Pranav Jani’nin layığıyla belirttiği üzere Edward Said, Fredric Jameson ve Benedict Anderson gibi çok saygın solcu akademisyenler bile Marksizmin, emperyalizmin kendine mahsus dinamiğine, kapitalist kalkınmanın eşitsizliğine veya ulusal özgürleşme hareketlerinin tikel özelliklerine tam anlamıyla değinmediğini savunmuştur. Ancak Luxemburg, Trotsky ve Lenin emperyalizme karşı mücadeleyi kapsamlı olarak yazdılar.[2]
Marksizm, teoride Avrupa-merkezci olmadığı kanıtlanmış bir geçmişe sahiptir, ayrıca Marksizmin önde gelen savunucularından bazıları pratikte kapitalist hegemonyaya karşı enternasyonal, sömürgecilik karşıtı ve pek çok etnisiteyi içinde barındıran bir muhalefet yaratmaya kendilerini adamıştır. Bunun en belirgin yaşandığı yer ise 1920’deki Bakü Kurultayı’ydı.[3]
Komünist Enternasyonal Yürütme Komitesi, 29 Temmuz 1920’de “yakın ve uzak doğu” halklarına, sömürgeleştirilmiş ve ulusça ezilen halklar için bir kurultay düzenleyeceğini duyurdu. 1917 Ekim Devrimi’nin ve 1919 Komünist Enternasyonal’in kuruluşunun ardından, dünya komünist hareketini Küresel Güney’in sömürgeleştirilmiş halklarıyla bir araya getirme konusunda ciddi bir girişim olmuştu. Birinci Dünya Savaşı’nın iki yıl ardından böylesi bir kurultayın çıkarımları kayda değerdi. Dünya, işçi sınıfından 20 milyon insanın, kendi milli burjuvazilerinin menfaati uğruna onların elinde katledildiğine daha yeni şahit olmuştu.
Savaş, işgücünün ve Doğu’nun doğal kaynaklarının üzerinde tekel sağlamak üzere emperyalist rekabetin bir ürünüydü. İtilaf ve İttifak Devletleri; Kuzey Afrika, Orta Doğu ve Güney Asya’da bir dizi karmaşık askeri çatışmaya yol açarak kendi emperyalist çıkarları uğruna şahsi sömürgelerini seferber etmişlerdi. Kurultaydan kısa süre sonra taslak haline getirilen Doğu Halkları Manifestosu şöyle beyan eder:
İngiliz ve Fransız kapitalistlerce köle olarak satın alınan iki ya da üç milyon Hintli ve Zenci, tıpkı köleler gibi, İngiliz ve Fransız bankerlerin ve fabrikatörlerin kendilerine fikren yabancı ve anlaşılmaz gelen çıkarlarına hizmet ederken onlara ırak ve yabancı olan Fransa topraklarına ölüme gönderildiler… Bu savaş, Avrupa ülkeleri için değil Batı ülkeleri ve halkları için değil Doğu ülkeleri ve halkları için yapılmıştı. Dünyanın, bilhassa da Asya’nın, yani Doğu’nun paylaşılması için yapılmıştı. Asya ülkelerini kimin yöneteceğini ve Doğu halklarını kimlerin köleleştireceğini belirlemek için yapılmıştı. Türkiye’deki, İran’daki, Mısır’daki ve Hindistan’daki köylülerin ve işçilerin derilerini İngiliz kapitalistlerin mi yoksa Alman kapitalistlerin mi yüzeceğine karar vermek için yapılmıştı.
Bakü Kurultayı, açılış mitingini 31 Ağustos 1920’de gerçekleştirdi. Mitinge iki binin üzerinde kişi katılmıştı. Türkiye, İran, Mısır, Hindistan, Afganistan, Belucistan, Kaşgar, Çin, Japonya, Kore, Arabistan, Suriye, Filistin, Buhara, Hive, Dağıstan, Kuzey Kafkasya, Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan, Türkistan, Fergana, Kalmuklar özerk bölgesi, Başkurt Cumhuriyeti, Tatar Cumhuriyeti ve Uzak Doğu bölgesi dahil delegeler yaklaşık 26 farklı ülkeyi ve bölgeyi temsil ediyordu.
Delegeler; kurultayın sekiz gününde, dünya siyasal durumu ve devrimcilerin görevleri hususunda tartışıp çok sayıda karar aldılar. Bu kararlar şunları içeriyordu: Türkistan’daki, Kuzey Kafkasya’daki, Hindistan’daki ve Türkiye’deki anti-kapitalist hareketlerin durumu, ulusların kendi kaderini tayin hakkı ve sömürgecilik-karşıtı mücadele meselesi, Siyonizm ve Filistin’in işgali, Sovyet idaresi ve tarım politikasına ilişkin konular.
Ayrıca kurultay, amacı Doğu halklarını birleştiren daimi bir zümre olarak hizmet etmek olan bir kurul da atayacaktı: “Doğu Halkları Propaganda Konseyi.”[4] Konsey’in görevleri bir gazete ile üç farklı dilde broşür ve bildiri yayımlamak, Doğu’daki özgürleşme hareketlerinin birleştirilmesine destek olmak ve eylemciler için bir sosyal bilimler üniversitesi tertiplemekti. Propaganda Konseyi, Komitern Yürütme Komitesi’nin öncülüğünde çalıştı.
Kadınların özgürleşme mücadelesi de kurultayın ayrılmaz görevlerinden biriydi. Türkiye Komünist Partisi üyesi ve Doğulu kadınların temsilcisi Naciye Hanım şöyle belirtmiştir:
Doğu’da başlayan kadın hareketine, kadının toplumsal hayattaki yerini narin bir çiçeğin ya da şık giyimli bir oyuncak bebeğinki gibi görmekten memnun olan aklı havada feministlerin gözünden bakılmamalıdır. Bu hareket, tüm dünyada cereyan eden devrimci hareketin hayati ve gerekli neticesi olarak görülmelidir… Doğulu komünist kadınların sürdürmesi gereken çok daha zor bir mücadele vardır; zira [sınıfsız bir toplum için savaşmaya] ek olarak, bir de erkek milletinin despotizmine karşı savaşmak zorundalar.
Kurultay, başkanlık komitesinde üç de kadın olmasına karar verdi ve akabinde kadın delegelerce tasarlanan beş maddelik bir programı kabul etti. Bu program, kadınlar için tam eşitlik, eğitime koşulsuz erişim, evlilikte eşitlik, eşit istihdam imkanları ve kadın haklarının korunması için komiteler kurulmasını içeriyordu.
Kurultaya katılanlar arasında, ABD’de komünist hareketin kurucu önderlerinden John Reed de vardı. Zaman sıkıntısı nedeniyle Reed, kurultay tutanakları tutulduğu sırada delegelere hitap edememişti ama konuşması bundan çok kısa süre sonra yayımlandı ve oldukça ilgi gördü. Bu konuşmada Reed, ABD emperyalizminin Güney ve Orta Amerika’nın yanı sıra Filipinler’i ve Karayip adalarını nasıl yağmaladığına dikkat çekerek düzmece “özgür Amerika” düşüncesini çürüttü. ABD’nin Küba’yı, Haiti’yi, Dominik Cumhuriyeti’ni ve Meksika’yı nasıl yağmaladığını gözler önüne seren Reed’in tahlili, emperyalizmin küresel bir sistem olarak bütüncül bir tasvirini sundu. Reed ayrıca ABD’deki siyahların özgürlük mücadelesini ABD emperyalizminin “beyaz eşkıyalarına [karşı] silahlı direniş”le birleştirdi. Neticede Reed’in kurultaya katkıları; ırkçılık, sömürgecilik ve kapitalizmin karşılıklı ilişkilerine dair yerinde ve uzun soluklu bir tahlil sundu.
Bakü Kurultayı, akademisyenlerin Marksist teorinin ve tarihin Avrupa-merkezci olduğunu öne süren sığ iddialarına karşı başlı başına nihai ve sert bir yanıttır. Kurultay, Marksistlerin enternasyonalizm ve anti-emperyalizmin prensiplerini ve çok etnik yapılı örgütler kurmayı öğrenmesi için olağanüstü bir örnek teşkil ediyor. ABD’deki devrimcilerin vazifesi, bu prensipleri yalnızca teoride savunmak değil tüm dünyada ABD emperyalizminin saldırısı altında olan sömürgeleştirilmiş halkların güvenini de kazanmaya çalışmaktır. Grigory Zinoviev, Bakü’deki kapanış konuşmasında şöyle demiştir:
Onlarca yıllık tecrübeyle Doğu halkları arasında bir güvensizlik teessüs ettirildi – sürekli onları sırf aldatıp dolandıran, onlarla alay eden Avrupalılara yönelik meşru bir güvensizlikti bu… Emek halkı olarak, gerçek devrimciler olarak bu güvensizliğin kökenlerinin nerede yattığını anlamamız gerek… Öyle bir his yaratmalıyız ki; eski, uğursuz geçmişe korkuyla bakan tüm üyelerimiz aynı kardeşçe ailenin bir parçası olsun, onları bölmeye çalışanlara karşı hep birlikte mücadele etsin.
[1] Yazı 31 Ağustos 2020 tarihinde kaleme alınmıştır.
[2] Pranav J. (2002). Karl Marx, Eurocentrism, and the 1857 Revolt in British India. Marxism, Modernity, and Postcolonial Studies, Crystal Bartolovich ve Neil Lazarus (ed.) içinde (s. 81-97). Cambridge: Cambridge University Press.
Ayrıca bkz. The Accumulation of Capital, Rosa Luxemburg; The Permanent Revolution, Leon Trotsky; “Theses on the National and Colonial Questions”, V.I. Lenin ve M.N. Roy; ve “The Awakening of Asia” ile “Backward Europe, Advanced Asia”, V.I. Lenin.
[3] Bakü Kurultayı’nı delegelerin kendi ağızlarından incelemekten güzeli yok. Tutanakların ve kararların İngilizce çevirilerini şurada bulabilirsiniz: ____. (1993). To See the Dawn: Baku, 1920-First Congress of the Peoples of the East, John Riddel (ed.). New York: Pathfinder.
[4] Doğu Halkları Şark Şurası / Doğu Halkları Propaganda ve Eylem Sovyeti olarak da kullanılmıştır.
Left Voice’da yayımlanan bu yazıyı, Tual Şekercigil çevirdi, Öznur Karakaş çeviriyi redakte etti.