Modern Ortadoğu tarihi ve on dokuzuncu yüzyıl Arap dünyası üzerine çalışan Peter Hill’in ilk kitabı olan Utopia And Civilisation In The Arab Nahda [Arap Nahda’sında Ütopya ve Uygarlık], Ocak ayında Cambridge Üniversitesi tarafından yayımlandı.
Uyanış, yeniden diriliş, anlamlarına gelen Nahda hareketi, Osmanlı Arap toplumu içinde Avrupa’nın ilerlemesine yönelik bir tepki olarak tanımlanabilir. Kitabın tanıtım yazısı, Nahda’yı büyük toplumsal dönüşümlere karşı Arap dünyasındaki kültürel Rönesans olarak nitelendiriyor. Kitabın önemi, uzun on dokuzuncu yüzyıl boyunca Arap dünyasının küresel kapitalist modernite ile karşılaşması sonucunda Orta Doğu’ya şekil vermiş olan ve çoğunlukla görmezden gelinen Nahda’nın erken dönemine bakıyor olması. On dokuzuncu yüzyılın ortalarında Arap entelektüelleri kendilerini kapitalist uygarlığın bir parçası olarak görerek, iyimserlik ve büyük bir güvenle ütopyacı gelecek tahayyülleri kurguladılar. Nahda hareketinin erken döneminde etkili olmuş önemli yazarlara ve onların çalışmalarına eğilen bu kitap, bölgenin dönüşümünü dünya-tarihsel bağlama oturtarak ele alıyor. Peter Hill’in bu çalışması ilk bakışta tarihle ilgilenenler kadar, gelecek, gelenek ve modern kavramları hakkında yeniden düşünenler için de ufuk açıcı bir kitap olabilir.
Yazılım mühendisi ve eski bir teknoloji endüstrisi çalışanı olan Wendy Liu’nun Abolish Silicon Valley How To Liberate Technology From Capitalism [Silikon Vadisi’ni Ortadan Kaldırın Teknolojiyi Kapitalizmden Nasıl Kurtarmalı?] isimli kitabı Nisan ayında Repeater Books tarafından yayımlanacak.
Bugün, Silikon Vadisi’ndekiler dışında, teknoloji ile ilgili iyimser bir görüşe sahip olmak pek mümkün görünmüyor. Sözü verilen ve yeni ufuklar açması beklenen ‘inovasyon’ teknolojilerinin ne sürdürebilirliği ne de arzulanabilirliği var. Wendy Liu, Silikon Vadisi’ndeki eşitsizliği yalnızca şirketlerle özdeşleşmiş birtakım büyük isimlerin huylarının, kişisel arzularının değil endüstrinin yapısal problemlerinin sonucu olarak ele alıyor. Teknolojiye karşı tamamen pesimist bir duruşa sürüklenmeden bu yapısal sorunları nasıl eleştirebiliriz? Öyle ya tekno-ütopizm de tekno-pesimizm de teknolojinin toplumsal örgütlenmesine ve siyasetine dair pek bir şey söylemeksizin bizleri aşırı uçlara taşıyor ve onu ya insan elinde bir ‘alete’ ya da kadir-i mutlak bir güce, ilerlemeci bir düşe dönüştürüyor.
Nihayetinde Liu’nun önerisi, kitabın isminde de işaret edildiği gibi “Silikon Vadisi’ni ortadan kaldırmak”, yani teknolojiyi genel çıkara uygun bir biçimde örgütlemek. Teknolojiye evet ama bu yapısal sorunun kaynağı olan endüstriye hayır. Teknoloji, toplum ve toplumsal dönüşüm üzerine düşünen herkesin ilgisini çekeceğini düşündüğümüz bu kitabı merakla bekliyoruz.
“Açık, konuyu derinlemesine ele alan önemli bir kitap. Wendy Liu, hem teknolojinin özgürleştirici potansiyeline dair iyimser olmayı hem de onu nahoş ve bencilce ihtiyaçları için kullanan endüstri karşısında sert kalmayı başarıyor.”
– Naomi Klein