Seks İsyanları

“Kadınlar üzerinde tahakküm kurmak hoşuma gidiyor. Bu ille de onların tahakküm altına alınmaları gerektiği kanısında olduğum anlamına gelmez. Sadece bundan çok zevk alıyorum. Sanırım herkes böyle yapıyor.” (Stranglers’dan Hugh Comwell, 1977)


Seks İsyanları, Toplumsal Cinsiyet, Başkaldırı ve Rock’n Roll kitabı epigraftaki sözleri ve benzerlerini söyleyen “asi, direnişçi,” rock müziğin erkeksi kodlarını araştırıyor.

Kitapta ilk olarak Rock’ın sahip olduğu “düzen dışılık” kavramı sorgulanıyor. Düzen dışılık denince de akla gelen ilk kelimeler Rock müziğin de çağrıştırdığı “asi” veya “isyankâr” olduğuna göre, bu kavramlar ile devrimcilik arasındaki fark ortaya konuyor. Hayatın ve içindekilerin belirli bir sistem eşliğinde rayından sapmayan bir tren gibi gitmesine karşı olan bu asilik; yani düzene, sisteme karşı çıkış aslında kapitalizm ile veya daha genel bir ifadeyle sistem ile bazı konularda örtüşüyor, bu yüzden de kitabın yazarları tarafından devrimci kabul edilmiyor. Buna göre, asi dediğimiz sistem karşıtlarının yaptığı, ataerkil düzen politikasını toplumda isyankâr bir biçimde yürütmekten başka bir şey değildir. Sartre’ın asi ile devrimci arasındaki farkı burada açıklayıcı olabilir, ona göre asi, neye isyan ettiğini bilmeyen kişidir, iktidarı yok etmek istemeyen; bilakis iktidara kendisi gelmek isteyen biri olarak düşünülmelidir. Devrimci ise onun karşısında konumlanır, çünkü devrimci iktidarı ilişkilerini yok etmek isteyen kişidir. Bu bağlamda Seks İsyanları rockçıların asiler sınıfına dahil olduğunu söylemektedir.

“Kişi hala anneye bağlıdır. Tüm isyanı göze kaçmış bir kum tanesinden, bu bağı gizleme doğrultusundaki çılgınca girişimden başka bir şey değildir… “Sonsuza dek dışarıda! Ana rahminin eşiğinde oturarak.” (Henry Miller, Arthur Rimbaud üstüne)

Rock müzikte sözü edilen kadınlar “asi”lerin gözünde bir anne figürü olarak canlandırılır. İsyanın temeli anneye duyulan isyandır aslında. Anneden ayrılma isteği daha sonra o huzuru tekrar bulma adına asileri bir yolculuğa sürükler. Yeni bir yuva arama isteği yüzünden asi, soyut bir kadınsılığın ihtiyacını duyarken günlük hayatta karşılaştığı kadınları hor görme eğilimindedir. “Düzen”in ihtiyaç duyduğu özellikleri (evcimenlik, sadıklık vb.) taşıdığı varsayılan kadın, erkeğin ayağına zincir vurduğu düşüncesiyle asiler tarafından aşağılanır ve bu çok farklı biçimlerde duyulan bir nefrete dönüşmektedir. Kitapta bu düşmanlığın ve yuva arayışının ne boyutta olduğunu, durumu ensest ile ilişkilendirebilecek filmler, kitaplar ve şarkı sözleri örnek gösterilerek yer verilir.

İlk bölümde yuvadan ayrılmanın hırçınlığı, ikinci bölümde kendini sıcak yuva arayışına bırakır. Kitabın ikinci kısmında ise bu aşırı bireycilikten yorgun düşen, kaçmak için kitapta “doğmuş ruhun teslimiyeti” şeklinde ifade edilen kabullenilmiş çaresizliği benimseyen asiler işlenmektedir. Rock”n Roll”un çılgın dünyasından farklı olarak Pink Floyd, Van Morrison gibilerin şarkı sözlerinden sızan o “yuvayı arayış”a şahit oluyoruz. Son bölümde ise kadının Rock dünyasında yer edinebilme çabası anlatılır. Günlük hayatta kendisinden kaçılan, Rock konserlerinde “groupie” olarak yer edinebilmiş, evcimen ve hor görülen kadının Rock dünyasından içeri adım attığında yaşadığı tedirginliği, sahip olduğu çelişkileri gözler önüne seriyor kitap. Dişi öznelliğinin pekiştirilmesi ve kimlik oluşumu arasındaki travma işlenerek dişi bir isyanın çıkışına tanık oluyoruz. Patti Smith, Christina Hynde gibi kadın şarkıcıların seçeneklerini “metreslik” ve “ilham periliği” dışına çıkarma başarısı, “babasının küçük kızı” olmaktan, yani hanım hanımcık bir tarzda yetiştirilip bu çizgi doğrultusunda sonu evlenip çocuk sahibi olmaya, onlara bakmaya varan bir hayattan vazgeçip “Rolling Stones”vari bir kadın düşmanlığının seçimi anlatılır. Özetle kitap, Rock”ın içinde bulundurduğu birçok zıtlıkla (sert erkek, yumuşak erkek, asi ergen, erkek fatma karakterleri) birlikte okuyucuya toplumsal cinsiyet duyarlılık kazandırıyor.

Seks isyanları bize, tüm çıplaklığıyla sunulan “asi” dünyanın içindeki gizil bulunan dinamikleri, rockın aslında o kadar da düzene karşı olmadığını, şarkı sözlerinden, grup elemanlarının kişiliklerinden sözlerinden örnekler vererek, severek dinlediğimiz müziklere o kadar da kapılmadan ideolojisini fark edip mesafeli olmamızı öğretiyor. Çünkü müzik hiçbir zaman sadece müzik değildir.

Koray Kırmızısakal
Lisans ve yüksek lisansını Marmara Üniversitesi’nde tamamladı. Halen Kocaeli Üniversitesi İletişim Bilimleri Bölümü’nde, Fredric Jameson üzerinden ütopya edebiyatı üzerine doktora tezini tamamlamakta, ayrıca serbest yazarlık ve metin yazarlığı yapmaktadır. Birikim, Gazete Duvar, Post dergi, sosyalbilimler.org‘da yazıları yayımlanan Kırmızısakal, Maltepe Üniversitesi tarafından yayımlanan Ad-hoc dergisinde düzenli olarak yazmaktadır. Dergimizin kültür ve düşünce kategorilerinin editörüdür.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

Son Yazılar

Gönüllü Rezalet Üzerine

Terrabayt Sohbetleri'nin bu programında Koray Kırmızısakal ve Onur Alptekin gönüllü rezalet biçimleri üzerine konuştu.

Manasız Maneviyat: Günümüzde Maneviyat Krizi

Terrabayt Sohbetleri'nin bu programında Koray Kırmızısakal ve Onur Alptekin günümüzde maneviyat krizini ve yükselen yeni spiritüelizmleri konuştu.

Çağımızda Deneyim Krizi

Terrabayt Sohbetleri'nin bu programında Koray Kırmızısakal ve Onur Alptekin, çağımızda deneyim krizini konuştu. Program boyunca Siegfried Kracauer'e,...

Gelecekbilim Kongresi ya da İdeolojinin Yönetici Gücü

Yok-Yer'den Okumalar'ın bu programında Koray Kırmızısakal ile Onur Alptekin, Stanislaw Lem'in Gelecekbilim Kongresi adlı distopik romanını konuştu.

Gecenin Sonu

Eserin ve Yazarın Politik Konumu Sıradan bir mesele bile metne düştüğünde politikleşir fakat sokakta...

Kendi Sözleriyle, Kenneth Anger

Dazed 20. yaş gününü kutluyor. Bu vesile ile sormak isterim: 20 yaşında olmakla ilgili neler hatırlıyorsunuz?

En Çok Okunanlar

Covid-19: Gerekçesiz Bir Acil Durumun Yarattığı İstisna Hali

Varsayımsal bir koronavirüs salgınına karşı alınan hummalı, irrasyonel ve...

İşe Yaramaz

Gençliğimden bu yana ara ara nükseden depresyondan muzdaribim. Bu...

Žižek: Koronavirüsü Karar Vermeye Zorluyor: Ya Küresel Komünizm Ya Orman Kanunları

Koronavirüsü paniği yayıldıkça, artık nihai bir seçim yapmamız gerekiyor:...

Bunları da beğenebilirsinHep güncel
Popüler