David Benioff, D. B. Weiss and Alexander Woo’nun 3 Cisim Problemi etkileyici olsa da Cixin Liu’nin derin fikirlerine sadece bir giriş mahiyeti taşıyor.
2008 tarihli bilim-kurgu romanı Üç Cisim Problemi’nde Cixin Liu; insanlığın, onu bekleyen gezegen boyutlarında bir tehdide; en gelişmiş parçacık fiziğiyle, VR oyun teknolojisiyle ve Çin tarihiyle yanıt verdiği büyüleyici bir dünya yaratmıştı. Kitap filme uyarlanamaz gibi görünüyordu. Kitabın kültürel belleğe dair görüşlerinin derinliği ve esas gizeminin karmaşık tabiatı düşünüldüğünde Üç Cisim Problemi sadece yazılı olarak aktarılabileceği hissi uyandırıyor.
Ancak bu yayıncıları denemekten alıkoymadı. Geçen sene Tencent, Liu’nin kitabının dizisini yaptı. Netflix, 3 Cisim Problemi’ni yapımcı David Benioff, D. B. Weiss ve Alexander Woo’ya emanet etmek için bir servet döktü. Onların uyarlaması ise kitaptan daha zayıf ve daha çok çeşitlilik barındırıyor, öyle ki ortaya çok daha farklı bir hikâye çıkmış. Bu genelde iyi olmasına iyi bir hikâye, hatta ara sıra muazzam da. Ancak Liu’nun diğer kitaplarını şekillendiren daha kapsamlı kavramları anlamak için temel fikirler sunan giriş mahiyetinde bir eser olmaktan öteye geçmiyor.
Netflix’in 3 Cisim Problemi’nde esas önceliği, kitabın sofistike tabiatıyla yüzleşmek yerine onu, bir sonraki -yine Benioff ve Weiss’a ait- Game of Thrones olarak satmak. Yayıncının neden bunu istediğini anlamak kolay olsa da diziyi, kaynak metnin göz alıcı ama sadeleştirilmiş bir versiyonu olarak görmemek çok zor.
3 Cisim Problemi, on yılları ve nesilleri kat eden farklı anlatılardan oluşan bir takımyıldızıyken dizi esasen insanlığın geçmiş günahlarının geleceğini nasıl şekillendirdiğini anlatan ikna edici bir gerilim. Bilim dünyasının bir dizi gizemli intiharla sarsıldığı bir dünyada, özel dedektif Clarence Shi (Benedict Wong) ve bir grup araştırmacı gezegeni yıkımdan kurtarmak için kolları sıvıyor.
Bu genelde iyi olmasına iyi bir hikâye, hatta ara sıra muazzam da. Ancak Liu’nun diğer kitaplarını şekillendiren daha kapsamlı kavramları anlamak için temel fikirler sunan giriş mahiyetinde bir eser olmaktan öteye geçmiyor.
Daha önce hem MI5’te hem de Scotland Yard’ta çalışmış olan Clarence, karanlık kumpaslara yabancı değil ama en ileri kuramsal fiziğin ve malzeme mühendisliğinin dünyası onu epey aşıyor. Bu arada bilim kadını Jin Cheng (Jess Hong) de arkadaşlarına ne olduğunu ve parçacık hızlandırıcı kullanılan pek çok deneyin neden sarpa sardığını anlamaya çalışırken bilinmez topraklarda yolunu bulmaya çalışıyor. İçinde bulunduğu ana dair yaşadığı panik, Jin’in üniversitede en yakın arkadaşıyla yeniden ilişki kurmasına neden oluyor. Böylece yeniden bir araya gelen “Oxford Beşlisi” dinamiği dünyanın sonunu getirecek olan bir tehdidi ifşa etmeye yaklaşıyor.
Liu’nin kitaplarının yapısal karmaşası düşünüldüğünde, Netflix’in 3 Cisim’inin çok daha çizgisel bir biçimde aktarılması şaşırtıcı değil, öyle ki Clarence ile birlikte keşfettiğiniz Lost-benzeri bir gizem-içinde-gizeme benziyor. Ancak Benioff, Weiss ve Woo’nun Liu’nin fikirlerini daha uluslararası bir izleyici kitlesine sunmak için attığı adımları en sarih bir biçimde asıl bu esas karakterlerde görüyoruz.
Kitabın şimdiki zamanın Çin’inde geçen hikayesi başlamadan önce Liu, Maocu hareketin toplumu kapitalistlerden ve entelektüellerden kurtarmak için yürüttüğü Kültür Devrimi’ni daha iyi anlatmak için geçmişte epey zaman harcıyor. Partinin bu korkunç politikaları bırakarak akademiyi ve bilimsel araştırmayı kucaklaması, Çin’i küresel bir süper güç olma güzergahına sokar. Kitap şimdiki zamana yaklaştıkça bu tarihsel bağlam, ani ve açıklanamayan bilim insanı intiharlarında görülen artış karşısında hükümetin terörle mücadele ajanlarını göreve çağırmasını takdir etmemizi sağlıyor.
Romanın başlarında anlatının gizeminin büyük bir kısmı, genelde “Da Shi” olarak anılan ve geçmişte dedektiflik yapmış itici biri olan Shi Qiang ve nano-malzeme uzmanı Wang Miao gibi karakterlerin meseleyi kendi başlarına çözmelerinden kaynaklanır. Netflix’in Da Shi’si Clarence dizide artık İngilizdir ve aksi muadilinden daha yumuşak ve düşünceli bir duruşa sahiptir. Dizi Wang karakterini Oxford Beşlisine dağıtır; bunlar Jin, araştırma asistanı Saul (Jovan Adepo), nano teknoloji uzmanı Auggie (Eiza gozalez), fizik öğretmeni Will (Alex Sharp) ve atıştırmalık imparatoru Jack’tir (John Bardley).
Üç Cisim bilmecesini çözerken karakterlerin karanlıkta el yordamıyla yolunu bulmaya çalışmasını sağlamak, ele ele vermenin gücü karşısında bireysel karar almanın beraberinde getirdiği kontrole dair yazarın engin fikirlerini mikroskobik düzeyde yansıtma yollarından biridir. Ancak dizinin Oxford Beşlisi, derhal birlikte çalışmaya başlayan arkadaşlar, bazen de eski aşıklar olduğundan öykünün varoluşsal bilmecesinden ziyade ilişkiler kurguyu ileri taşıyor. Bu güçlükler, özellikle retinasına kazınmış gibi görünen parıltılı bir geri sayım görüntüsünün musallat olduğu Auggie için Netflix’in şahıslar-arası dramasına kitapta olmayan yeni bir boyut katıyor. Wang’i beş farklı karaktere bölmek, karmaşık sorunları eşsiz bakış açılarından mürekkep muhtelif bir nizamla ele almanın gücünü vurguluyor.
Ancak Oxford Beşlisi tek bir karaktere dayandığından ve ne olup bittiğine dair kuramlarını çok fazla birbirlerine anlattıklarından, onlara odaklanan sahneler dizinin önemli kurgusal noktaları acemice ve doğal olmayan bir biçimde açığa vurduğu hissi uyandırıyor. 3 Cisim Problemi, Çin Kültür Devrimi’nin başlamasıyla bütün yaşamı alt üst olan, aksi takdirde umut vaat eden genç bir astrofizikçi olan Ye Wenjie’nin (Zine Tseng) geçmişine ve yaşamına odaklandığında pek öyle olmuyor. Kitapta olduğu gibi dizide de hikâye asıl Ye karakteriyle ve Devrim’den sağ çıkan biri olarak deneyimleri ışığında yaptığı şahsi tercihlerin dünya ölçeğinde geleceği öngörülemez ölçüde etkilemesiyle başlıyor.
Ancak Oxford Beşlisi [kitapta] tek bir karaktere dayandığından ve ne olup bittiğine dair kuramlarını çok fazla birbirlerine anlattıklarından, onlara odaklanan sahneler dizinin önemli kurgusal noktaları acemice ve doğal olmayan bir biçimde açığa vurduğu hissi uyandırıyor.
Hem kitapta hem Netflix uyarlamasında Ye’ninki, şimdiki zamana ciddi bir bağlam sunan güçlü bir hikâye ama dizi buna değinmekte daha isteksiz kalıyor. Dizi, devrimin siyasi ve şahsi etkilerini ele almak yerine savaşa hazırlanan dünyanın düşündürücü ama kolayca anlaşılabilir bir kaydını tutma taahhüdüne bağlı kalıyor. Ye’nin yaşlı versiyonu (Rosalind Chao) bilgece bir vakar ile olayların gelişmesini izlemek üzere bir yere ayrılmıyor.
Bu arada dizi, Oxford Beşlisi’nin dağınık hayatlarına ve takanı bilmecelerle, matematikle ve rol oyunuyla dolu akıl sır ermez bir dünyaya taşıyan fütürist bir teknolojiyle flörtleşmelerine dalıyor. Oyun başlığı, diziye dedektif janrının kısıtlamalarından çıkarak birden fazla güneşe sahip dünyalar gibi bilim kurgunun aşina olduğumuz işaretlerine sahip dünya-dışı bir mekâna dalma imkânı da tanıyor. 3 Cisim Problemi en yaratıcı ve imkânsız doğal sahne dekorlarının çoğunu, Netflix’e mahsus o görsellik ile ölçüsüz sayıda parlak VFX’in tekinsiz bir kombo yaptığı oyuna koyarak bu öngörülebilirliğin bir kısmını dengeliyor. Oyunu oynamanın ne kadar sarsıcı hissettirmesi gerektiği düşünüldüğünde bu durum diziye eksiden çok artı sağlıyor.
Oyun başlığı, diziye dedektif janrının kısıtlamalarından çıkarak birden fazla güneşe sahip dünyalar gibi bilim kurgunun aşina olduğumuz işaretlerine sahip dünya-dışı bir mekâna dalma imkânı da tanıyor.
3 Cisim Problemi’nin birinci sezonuna eşitsizce serpiştirilmiş en az birkaç tane nefes kesen aksiyon sahnesi var. Ancak bütün o insanı dehşete sürükleyen güzelliklerine rağmen bu sahneler diziyi, Netflix’in edebi bir şaheserden sekiz saatlik bir televizyon seyri damıtmak için giriştiği ancak kâfi düzeyde bir çaba gibi görünmekten kurtarmaya yetmiyor. 3 Cisim Problemi’nin ilk sezonu bu dünyaya sağlam bir giriş ama finale gelindiğinde bu bölümlerin aslında sadece daha da büyük, daha da derin ve karmaşık bir anlatının zemini olduğu açığa çıkıyor. Doğru planlamayla Liu’nun diğer kitaplarının yabaniliğine hakkı verilirse, 3 Cisim Problemi önümüzdeki sezonlarda bir üst aşamaya çıkabilir. Fakat bu hikâyenin kalkışa geçip geçemeyeceğine bağlı.
Üç Cisim Problemi’nde ayrıca Sea Shimooka, Marlo Kelly, Saamer Usmani ve Eve Ridley de oynuyor. Seri şu anda Netflix’te gösterimde.
Verge’de yayınlanan yazıyı Öznur Karakaş çevirdi.
Ana Görsel: Netflix