1833 yılında, on yedi yaşındaki Ada Lovelace bir partide Charles Babbage ile tanıştı. Matematikçi Babbage genç kadını kendi hesaplama makinesiyle [1] tanıştırdı. Babbage’ın ifadesiyle Lovelace “Bilimin en soyut vasıflarını… çok az erkek aklın becerebildiği bir güçle” kavrayabiliyordu. Babbage ve makinesiyle çalışan Lovelace, programlama tarihine ilk bilgisayar programcı olarak adını yazdırdı.
Ancak Lovelace ve diğer önde gelen kadın programcıların çalıştığı dönem itibariyle bilgisayar bilimlerinde cinsiyet eşitsizliği derinleşti: Eğitim alanında Ulusal İstatistik Merkezi 2010-2011 yıllarında bilgisayar bilimi öğrencilerinin sadece %18’inin kadın olduğunu kaydetti.
Ancak daha 1983-84 yıllarında bu rakam %37’ydi. Aslında kadın bilgisayar mühendisliği öğrencilerinin oranı; 1980’lerde tıp, hukuk ve fizik bilimleri alanlarında okumaya başlayan kadın oranının artmasıyla istikrarlı bir biçimde artış göstermişti. Ancak 1984 yılında bilgisayar biliminde kadın oranı ciddi oranda düştü; bu dramatik düşüşü görmek için NPR Planet Money’nin grafiğine bakmak yeterli.
Ne oldu? Bunun açık bir yanıtı yok ama Planet Money’de yer alan programı düzenleyenler bu düşüşe katkıda bulunan birkaç faktörden bahsediyorlar. 1980’lerin ortasına gelindiğinde şahsi kullanım için tasarlanan bilgisayarlar hanelere girdi. Ancak bu Commodore 64’ler, Radio Shack TRS-80’ler ve diğerleri erkek çocukları için piyasaya sürülmüştü. NPR’nin dediği gibi, bu ilk bilgisayarlarla pek de bir şey yapılmıyordu, oyun oynamak üzere tasarlanmış makineler, yani oyuncak olarak satılıyorlardı.
Dolayısıyla bilgisayarlar “erkek” oyuncağı kategorisine girdi. Bu makinelere erişmek ve onları tanımak erkeklere ilk programlama derslerinde avantaj sağladı. Bu derslerde kadınlar programlamayı ilk defa öğreniyordu, ancak erkekler yıllardır geliştirdikleri yetileri daha da ileri taşıyorlardı. “Bir defasında bir soru sormuştum, profesör durdu, bana baktı ve ‘şimdiye kadar bunu öğrenmiş olmalıydın’ dedi,” diyor 1980’lerde John Hopkins Üniversitesi’nde okuyan Patricia Ordóñez. “Ben de ben bu işte hiç ustalaşamayacağım” diye düşündüm.
Araştırmalar, bu etkinin giderek artmasının bu alanda cinsiyet eşitsizliğinin en önemli nedeni olduğunu öne sürüyor. Seattle’da Washington Üniversitesi’nde psikolog olarak çalışan Sapna Cheryan, sınıfların Star Wars posterleri, bilgisayar parçaları, kola kutuları gibi tipik “geek” nesnelerle donatılmasının kadınların ne ölçüde bu alana ait olmadıklarını düşündürdüğünü araştırıyor. Araştırması bu sınıflardaki kadınların erkeklere nazaran bilgisayar bilimleriyle daha az ilgilendiklerini ifade ettiklerini gösteriyor. Science notes’da Lisa Grossman daha nötr dekore edilen, bitkilerin ve doğa fotoğraflarının olduğu sınıflarda ise bu etkinin görülmediğini belirtiyor.
Bazı üniversiteler bu trendi tersine çevirmek için oldukça çaba sarf ediyor. Kaliforniya Berkeley Üniversitesi’nde giriş düzeyinde bir bilgisayar dersine, dersin adını değiştirince ve programlamayı dünyada belli bir bağlama oturtan dersler müfredata eklenince erkeklerden çok kadınlar katıldı. Örneğin, dersler basında yer alan bir teknoloji haberi üzerine tartışmalarla açılıyor. Profesör Dan Garcia, The San Francisco Chronicle’a “Kadınları soğutan her şeyi tersine çevirdik,” diyor.
NPR grafiğinin düşen çizgisini yeniden yükseltmek mühim. Yetenekli bilgisayar mühendislerine ihtiyaç artıyor. Mevcut trendler düşünüldüğünde, bir milyon civarında programlama dersi yeterince öğrenciye sahip değil. Bu boşluğu dolduracak kadınlara ihtiyacımız olacak.
_________
[1] (ç.n.) Burada bahsi geçen hesap makinesi, aynı zamanda “difference engine” [fark motoru] ve “analytical machine” [Analitik Makine] olarak da bilinir.
Yazıyı Öznur Karakaş Türkçe’ye çevirdi.