Popülizmin Doğuşu
Televizyon programlarındaki tartışmalardan sokaktaki siyasete kadar birçok alanda popülizm terimi farklı biçimlerle karşımıza çıkmaktadır. Popülizmin farklı türleriyle karşımıza çıkıyor oluşunun en temel sebebiyse terimin kendisinin muğlak oluşudur keza bugün popülizmin bir ideoloji mi, strateji mi yoksa söylem biçimi mi olduğu konusunda tartışmalar devam etmektedir. Popülizmin ne olduğuna yönelik olan bu tartışmaların netleşmesini engelleyen en önemli sebebi popülizmin herkes tarafından kullanılmasıdır. Sosyalistler, kökten dinciler, milliyetçiler veya liberaller; kim olduğu fark etmeksizin herkes popülizmi kullanabilmektedir.[1] Popülizmin herkes tarafından kullanılabilmesi kullanışlı bir yöntem olmasından kaynaklı mı yoksa diğer bütün fikirleri kapsamı altına alan ezici bir ideoloji olmasından mı kaynaklandığı her ne kadar hala tartışmalı olsa da günümüzde her yerde karşımıza çıkabilmektedir. Bu nedenle Ivan Krastev içinde yaşadığımız dönemi popülizm çağı olarak tanımlamaktadır.[2] Bütün bu kavram kargaşasının biraz olsun durulması için kavramın ortaya çıkışını araştırmak gerekiyor. Popülizm terimi karşımıza ilk başta Rusya’da çıktı. Anarşizmin kurucusu Bakunin 1868 yılında göçmen Rus aydınlarının çıkarttığı, “Halkın Davası” anlamına gelen Narodnoye Delo dergisinde yayınladığı makalesinde üniversite öğrencilerine üniversiteyi bırakıp “halka gitme” çağrısında bulundu.[3] Bu çağrıya kulak verip okullarından ayrılarak köylere giden, halka bilim ve sanat öğretmeye başlayan anarşist gençler Narodnik Hareketi olarak tarihe geçti. Motivasyonlarını “halka gitmek” olarak tanımlayan Narodnik Hareketi, dünya tarihinde popülizmin bir terim olarak “halkın dostları” anlamında karşımıza çıktığı ilk yerdir ve yıllar içinde dünya siyasetine ismini yazdıran ünlü Marksist, anarşist devrimciler bu hareketin içinden çıktı. 1868 yılında Bakunin’in çağrısıyla başlayan Narodnik Hareketi 1874 yılında Çarlık Rusya’da ayaklanma örgütledi ve 1881 yılında Rusya imparatoru, Polonya kralı ve Finlandiya büyük dükü ünvanı olan İkinci Aleksandr Nikolayeviç’e suikast düzenlediler. İkinci Aleksandr Nikolayeviç’i öldürdükten 2 yıl sonra, eski imparatorun yerine Üçüncü Aleksander Aleksandroviç Romanoff’a suikast düzenlemeye çalışan Narodnik Hareketi üyeleri yakalandılar. Üyelerinin yakalanmasının ardından hareket dağıldı. Narodnikilerin dağılışından 7 yıl sonra Amerika’da People’s Party kuruldu. Halkın Partisi anlamına gelen bu oluşum Narodniklerden tamamen bağımsız bir şekilde, Amerika’daki bankalara ve demiryolu şirketlerine karşı örgütlenen çiftçiler tarafından kuruldu ve üyeleri kendilerini Popülist ismiyle tanımlandı. Bu çiftçi hareketi Amerika’daki legal bir siyasi oluşum olarak faaliyet yürüttü. Kuruluşlarının öncesinde Amerika’daki başka bir siyasi oluşum olan Greenback Party’nin tabanından ciddi bir destek almaları sayesinde Amerika’nın kırsal bölgelerinden hızlıca örgütlenen Popülistler 1896 yılında Amerika’daki başkanlık seçimlerini kaybedince dağıldılar. Dağılan bu hareket aynı zamanda Amerika’da ortaya çıkacak olan Progressive Movement’in zeminini oluşturmuştu. Rusya ve Amerika’daki halk hareketlerinin sonrasında Fransa popülizmin karşımıza çıktığı üçüncü yerdir. 1929’da Fransız yazarlar tarafından Manifeste du Roman Popüliste ismindeki manifesto yayınlandı. Fransız yazarlar yazdıkları bu manifestoda “halk için edebiyat” söylemini tartıştılar ve halkla alakalı konuların edebi eserlerde çok daha fazla konu edinmesi gerektiğinden bahsettiler.[4] Popülizmin bir terim olarak karşımıza ilk çıktığı yerlerde ortak noktanın halk olduğu görülmektedir ancak bu ortak halk söyleminin temas ettiği ve kullanım biçimleri birbirlerinden tamamen farklıdır. Birbirinden bağımsız bir şekilde ve farklı yapılarda ortaya çıkan bu üç hareket popülizmin ortaya çıkmasını sağlayan temel süreçlerdir.
Popülizmin Dönüşümü
Sırasıyla Rusya, Amerika ve Fransa’da karşımıza çıkan popülizm terimlerinin birbirleriyle teorik ve pratik olarak farklı oluşlarının yanında günümüzdeki popülizm anlayışı da bu üç yaklaşımdan tamamen farklıdır. Popülizm günümüzde siyasetin her alanında kullanılmaktadır ve hangi alanda kullanılırsa kullanılsın ortak birkaç özelliği vardır. Öncelikle günümüzdeki popülizm illiberal; kurumların arkasından gizlice demokratik olmayan işlemlerin yapıldığı bir siyaset biçimi olarak kabul edilmektedir. Bu siyaset biçiminde popülizmin ortaya çıktığı günden bugüne kadar gelen tek kavram olan “halk” bir söylem aracı olarak halkı kutuplaştırmak için kullanılır. Popülist siyasetçiler kendilerini halk olarak tanıtıp kendilerinin halkın temsilcisi olduklarını söylerken halkın asla yozlaşmayan, yanlış karar vermesi mümkün olmayan bir yapı olduğu düşüncesini de empoze ederler.[5] Popülistlerin halkın asla yozlaşmayan ve yanılmayan bir yapı olduğu düşüncesini yayma çabası, aynı zamanda kendilerinin de asla yozlaşmayacakları ve yanılmayacakları fikrini inşa etmek kullanılmaktadır. Popülistler birçok farklı fayda ürettikleri halk söylemini yeniden üretmek için de plebisiti kullanırlar; alacakları siyasal kararı çoğunluğun onaylayacağı bir biçime sokarak referanduma sunup, referandumda çıkan sonucun da halkın iradesi olduğunu söyleyerek kendilerinin halkın temsilcisi olduklarını pekiştirirler. Popülist siyasetçiler plebisit yöntemi pekiştirmek için aracısız siyaseti de kullanırlar; gündelik hayatta ve medyada popülist siyasetçinin halkla iç içe olduğu izlenimini veren içerikler paylaşılır. Popülistlerin aracısız siyaset anlayışını kullanmaları her ne kadar kendilerini halk olarak tanıtan söylemi pekiştirse de çok daha önemli bir işlevi vardır; o da kendilerini denetleyecek, illiberal faaliyetleri engelleyecek kurumları ortadan kaldırmaktır. Popülistler bu denetleme mekanizmaları ortadan kalktıktan sonra da sivil toplumu baskı altına alırlar ve devlet araçlarını kontrol eden bütün bu yapılar üzerinde kontrol sağladıktan sonra yolsuzluk yapmaya başlarlar.[6] Bu nedenle popülistler aracısızlığı bir söylem olarak kullanmanın yanında durmadan demokrasinin sorgulanması, anayasa ve kurumların durmadan yenilenerek köreltmesi gibi aracısızlık pratiklerini de popülist birer yöntem olarak kullanırlar; kısacası demokrasiyi ve kurumları hedef alırlar. Muhalif popülistler bunu mevcut iktidar ilişkilerinin adaletsiz olduğunu söyleyerek halkı toplumsal adaleti sağlamak için seferberliğe çağırırlar.[7] İktidardaki popülistler ise ülkeyi dış güçlere karşı korumak için yaptıklarını söylerler. Aracısızlık yöntemin kullanıldığı popülist yöntemin en somutlaştığı yapı ise hem iktidar hem de muhalefet yapılarında aynıdır. Herhangi bir göreve seçimle seçilen popülist siyasetçi seçimden sonra kendi altında çalışacak yöneticileri demokratik seçimlerle belirlemek yerine kendi atamasıyla görevlendirir. Kendi altlarının görevlendirilmesi için seçim yapılmaması, halk söyleminin yeniden üretildiği bir yapı olarak hem plebisit hem de aracısız yöntemlerin bir parçasıdır; asla yozlaşmayan ve yanlış karar vermeyen popülistlerin iradesinin halktan kopukluğunun görüldüğü en net manzara bu yaklaşımdır. Halk söyleminin kutuplaştırıcı olmasının temel sebebi ise kendini halkın temsilcisi olarak tanıtan popülistlerin kendi muhaliflerini de halk düşmanı olarak tanımlamasıdır. Muhalifini halk düşmanı, terörist, dış mihrak olarak etiketlemenin yolunu açan popülizm bu biçimiyle günümüzdeki egemen popülizm anlayışıdır. Sağ popülizm, sol popülizm, iktidar popülizmi ve muhalif popülizmi olarak gruplara ayrılan bu siyaset biçiminin bütün türlerinde halk söylemi ortak olarak kullanılmaktadır. Popülizmin günümüzdeki bu yapısının ilk örneği İkinci Fransız İmparatorluğudur. Louis Bonaparte 2 Aralık 1852’de Cumhurbaşkanı olarak seçildiği Cumhuriyete darbe yaparak kendini III. Napolyon ilan etti ve İkinci Fransız İmparatorluğunu başlattı.[8] İkinci Fransız İmparatorluğu’nun ardından günümüzdeki popülizmin tuğlaları 20. yüzyıldaki Latin Amerikalı siyasetçiler; Kolombiya’da Gaitân ve Arjantin’de Perón tarafından atılmaya devam etti. Fransa’daki toplumsal tabakalaşmadan farklı olarak, ekonomik tabakalaşmanın toplumsal yapılardaki belirleyiciliğinin daha az olduğu Latin Amerika ülkelerindeki popülistlerin söylemlerinin de incelenmesi oldukça önemlidir.
Popülizmin Medyada Yükselişi
Medya ve popülizm arasındaki ilişkileri şekillendiren en önemli faktörlerden biri neoliberalizmdir. İnternetin ortaya çıktığı günden günümüze kadar bütün toplumsal ilişkilerde olduğu gibi medyada da neoliberal kültür egemen olmuştur. Temas ettiği bütün araçlarla tüketim temelli bir kültürü yeniden üreten neoliberalizm, aynı zamanda insanların toplumsal alandan maddi olana doğru evrildiği bir alanın ortaya çıkmasına neden olmuştur.[9] Kültürün maddi temelli dönüşümü, insanlar arasındaki iletişimi de köklü bir şekilde etkiledi. Marks ve Engels’in “Katı olan her şey buharlaşıyor, kutsal olan her şey ayaklar altına alınıyor”[10] sözü, günümüzdeki neoliberalizmin bu kültürel yapısının en kapsamlı özeti olarak görülebilir. Popülizmin oluştuğu kültürel zemini anlamak için neoliberalizmin temel dinamiklerinin de anlaşılması gerekiyor keza burada neoliberalizmi ortaya çıkaran ekonomistlerin nihilizmi nasıl kullandıklarını analiz edilmesi oldukça faydalı olacaktır. Anlamı ve kutsalı üretilen ve değiştirebilen yapılar olarak ele alan Nietzsche’nin felsefesinden faydalanan neoliberal yapılar bu yeniden üretilebilen değerleri mevcut tüketim ilişkilerine hizmet edecek şekilde yeniden planlamaktadır keza bu durumun kendisi değerlerin değersizleşmesinin de en önemli sebebi olmuştur.[11] Neoliberalizmin nihilizmi araçsallaştırarak inşa ettiği bu yapı bugün medyada ortaya çıkan birçok kültürel akımda kendini göstermektedir. Sürdürülebilir herhangi bir kültürel normun yerini anlık tepkilerin veya “hap bilgilerin” aldığı bu yapı, tüketim kolaylığının anlamın önüne geçtiği neoliberalizmin dijitalleşmiş halidir. Günümüzün popülist siyasetçilerinin söylemlerinde de bu yapı söz konusudur; tutarlılığı olmayan, birbiriyle çelişen söylemler sık sık tekrar edebilir. Medyanın neoliberalizmin etkisiyle geliştirdiği bu aktarım biçimi ve popülist söylemler arasındaki bu yapısal benzerlik, her iki söylemin birbirinin sürdürülebilirliğini desteklediği bir yapı ortaya çıkardı.
Neoliberal kültürün temel motivasyonu insanları atomize ederek bireylerin kendi aralarında ürettikleri ilişki biçimlerini ortadan kaldırmak ve yerine tüketim ilişkilerini yerleştirmektir. Neoliberalizmin iktisadi ilişkilerdeki etkilerinden biri olarak girişimcilik adıyla karşımıza çıkan akımların tıpkı insanların sınıf bilincini hedef alarak yalnızlaşmalarına neden oluşu gibi internetteki yeni üretim biçimleri de çoğunlukla insanları yalnızlaştıran yapılara evrilmektedir. Bu yapı, özellikle zaman/mekân tarafından çizilen sınırların ortadan kalktığı internette neoliberalizme benzer bir amaca, çok daha farklı bir boyutta temas etmektedir. Kültürün üretiminde kritik bir işlevi olan mekân, teknoloji geliştikçe daha sık değiştirilen bir yapı haline geldi; modernite öncesinde doğduğu andan itibaren temas ettiği tüketim ilişkilerinden istisnalar dışında ölene kadar çok fazla uzaklaşmayan insanlar her geçen gün daha hızlı ve daha fazla mekân değiştirmeye başlamış ve bu değişim hızlandıkça insanlar arasındaki ilişkiler yüzeyselleşmeye, insanlar da yalnızlaşmaya başladı.[12] Mekân algısının internetin doğuşuyla anlık olarak değişmesi, insanlardaki yalnızlaşmanın da geçmişteki süreçlere kıyasla günümüzde en üst noktaya ulaşmasını sağladı. Bu yalnızlaşma insanları popülizmin söylemlerine karşı savunmasız hale getirdi. Mekân algısının medyadaki bu kırılma sürecinin birçok kültürel sonucu ortaya çıktı. Popülizmin, yabancı düşmanlığı ve krizlerle birlikte içinde yaşadığımız yüzyılın yapısını ciddi bir şekilde etkileyebilmesi,[13] kültürü etkileyen bu toplumsal olguların aktarımının da anlık olarak sağlanmasından kaynaklanmaktadır. Tıpkı McLuhan’ın teknolojinin gelişmesiyle birlikte ortaya çıkan iletişim araçlarının toplumsal etkilerini yorumlarken belirttiği gibi; internet de zaman ve mekânın iletişim üzerindeki belirleyiciliğini olabildiğince azaltarak dünyayı global bir köye çevirmeye başladı.[14] Elektronik araçların inşa ettiği global köyün internetle birlikte global bir binaya dönüştüğünü söylemek belki biraz daha doğru olabilir ancak sonuç olarak ortaya çıkan sonuç; popülizmin ihtiyacı olan birçok zeminin neoliberalizm ve internet sayesinde inşa edilebildiği ve birçok popülist yöntemin de yine internet sayesinde aktarılıyor oluşudur.
Medyanın neoliberalizmle şekillenen mevcut yapısının popülizmin yükselişine bu şekilde hizmet etmesi anormal bir durum değildir. Öte yandan bu durum başka hiçbir dinamiğin oluşmadığı, tek yönlü, determinist bir yapı da değildir. İnternetin yalnızlaştıran yapısı her ne kadar popülizm tarafından ciddi bir şekilde araçsallaştırılsa da neoliberalizmin tüketerek sıradanlaştırdığı reel mekânların aksine sanal mekânlarda alternatif yeni kültürel yapılar da oluşmaktadır. Bu, internetin aynı zamanda hem popülizme hem de neoliberalizme karşı alternatif bir karşı kültür üretilmesi için önemli bir araç olabileceğini göstermektedir.
Ana Görsel: Link
[1] Germani, G. (1978), Authoritarianism, Fascism and National Populism. New Brunswick: NJ: Transaction Books.
[2] Krastev, I. (18 Eylül 2007), The Populist Moment. Eurozine. Online erişim adresi https://www.eurozine.com/the-populist-moment/.
[3] Walicki, A. (2009). Rus Düşünce Tarihi; Aydınlanma’dan Marksizme (A. Şenel, Çev.). İstanbul: İletişim Yayınları.
[4] Rosanvallon, P. (2023). Popülizm Yüzyılı (S. B. Çağlan, Çev.). İstanbul: Kırmızı Kedi Yayınevi.
[5] Mudde, C., Kaltwasser, C., R. (2019). Popülizm: Kısa Bir Giriş (S., E. Türközü, Çev.). Ankara: Nika Yayınevi.
[6] Mouffe, C. (2019). Sol Popülizm (A. Yanık, Çev.). İstanbul: İletişim Yayınları.
[7] Laclau, E. (2007). Popülist Akıl Üzerine (N. B. Çelik, Çev.). İstanbul: Epos Yayınları.
[8] Marx, K. (2016). Louis Bonaparte’ın 18 Brumaire’i (E. Özalp, Çev.). Yordam Kitap, İstanbul.
[9] Akkoç, A. (2019). Tüketim toplumunun toplumsal değerler üzerindeki etkisi. Sosyoloji Araştırmaları Dergisi, 22(2), 1-25. https://doi.org/10.18490/sosars.640816.
[10] Marx, K., Engels, F. (2016). Komünist Manifesto (N. Satlıgan, Çev.). İstanbul: Yordam Kitap.
[11]Brown, W. (2021). Neoliberalizmin Harabelerinde-Batı’da Antidemokratik Siyasetin Yükselişi, Bülent Doğan (Çev.), İstanbul: Metis Yayınları.
[12] Oskay, Ü. (2016). Kent ve Kentlilik Üzerine, Yıkanmak İstemeyen Çocuklar Olalım içinde (s. 341- 356). 2. Baskı. İstanbul: İnkılap Yayınevi.
[13] Finchelstein, F. (2019). Faşizmden Popülizme (A. Karatay, Çev.), İletişim Yayınları, İstanbul.
[14] Gibson, T., Murray, S. J. (2012). Global Village. Encyclopedia Entry in Encyclopedia Of Media And Communication. North America: University of Toronto Press.