Site icon Terrabayt

Editörün Ocak Ayı Kitapları Seçkisi

İngiliz yazar James Graham Ballard’ın yeni çevirilerini görmek mutluluk verici. Ballard’ı bir bilimkurgu yazarı olarak kategorilendirmek zor. Onu dış uzaylara yolculuk eden bilimkurgu klişelerini yineleyen bir yazar olarak değil, şimdiki zamanı hali hazırda bir bilimkurgu yapıtı olarak ele alan bir yazar olarak kabul etmeliyiz. İşte bu açıdan Ballard’ı her ne kadar kategorilendirmek zor olsa da bir bilimkurgu yazarı olarak görmek mümkün. Fakat bu kitap başka türlü bir kurguya benziyor: otobiyografik kurgu. Otobiyografik kitapların gerçeğe uygunluğu önemli değildir aslında, simetrisi önemlidir. Bu yüzden otobiyografik kurgularda ‘gerçeklik’ öğesi daha geri planda olabilir.

Kadınların Şefkati, Çağdaş Acar tarafından Türkçe’ye kazandırıldı. Bu kitap Ballard’ın kendi hayatının fragmanlaşmış bir sunumu gibi görünüyor. İlk otobiyografik kitabı Güneş İmparatorluğu’nun bıraktığı yerden devam edip daha geniş bir zamana yayılıyor. Onun devamı olarak okunabilir. Ballard’ın kurgusu ile hayatına klinik bir bakış atan parçalar arasında ilişkiler kurmak isteyen okurlara tavsiye ediyoruz.

Tarihçi Peter Burke’ün yazdığı kitaplar yalnızca tarihçiler için değil sosyal bilimciler ve öğrenciler için de yeni ufuklar açıyor. Özellikle Annales Okulu üzerine yazdığı kitaptan, Bilginin Toplumsal Tarihi, Tarih ve Toplumsal Kuram gibi eserlere pek çok disiplinin yararlanabileceği kitapları bulunuyor. İlk basımı 1991’de olan ve bu sene T. Sivrikaya, Ö. Özdemir, U. Yener Kara, K. Özdil, O. Çömelekoğlu tarafından Türkçe’ye kazandırılan Tarih Yazıcılığında Yeni Bakış Açıları kitabı, alanında uzmanlaşmış tarihçilerin ayrı ayrı makalelerine sahip. “Aşağıdan tarih”, “beden tarihi”, “çevre tarihi” gibi alt başlıklar ile okuyucuyu yönlendiriyor, konunun uzmanlarınca yazılmış olması kitabı oldukça öğretici kılıyor. Bu açıdan tarihçiler, öğrenciler veya sosyal bilimlerin her alanından insanlar için bir başvuru kaynağı.

Sosyoloji biliminin önderlerinden olan Max Weber pek çok disiplin için vazgeçilmez bir başvuru kaynağıdır. Yolu sosyal bilimlerden geçip de ona uğramayan yoktur. “Dünyanın büyüsünün bozulması, protestan ahlakı, demir kafes” gibi kavramları sadece kuramsal kitapların değil, gündelik hayatın da bir parçası haline geldi. Bu devasa ismin iç dünyasına girmek için Öndercan Muti’nin Türkçe’ye kazandırdığı Jürgen Kaube’nin Weber biyografisi heyecan verici görünüyor.

Yakın zamanda Türkçe’de Weber üzerine Michael Löwy’nin Demir Kafes Max Weber ve Weberci Marksizm kitabından sonra dikkat çeken bu eser sadece Weber çalışanlarına hitap etmiyor. Çalkantılı zamanların yarattığı düşünce ve düşünce insanının portresini görmek açısından tüm okuyucular için önemli bir kitap olduğunu söylemek mümkün. Löwy’nin Weber’den hareketle önsözünde aktardığı bir vecizle bitirelim: “Beni harekete geçiren değerlerin aydınlığı, Weber düşüncesinin durmaksızın değişen, olağanüstü hareketinin tanımlı ve sınırlı bir parçası üzerine düşer.”

Oğuz Karayemiş’in Türkçe’ye kazandırdığı Nesne Yönelimli Ontoloji kitabı, insanlar ve insan-olmayan failler arasındaki ilişkiye dair son yıllarda artan ilgiye yanıt veriyor. Yeni materyalizm alanının nesne-odaklı felsefeyi ve yöntemleri ön plana çıkardığı, antroposen/kapitolasen tartışmalarında insan faaliyetinin etkilerinin, ölçeğinin ve sınırlarının tartışıldığı bir zamanda “nesne” mefhumunu yeniden ele almak için güzel bir kaynak olacaktır. Fail-Ağ Kuramı’nda ortaya atılan düz ontolojinin insan failler kadar insan olmayan failleri de – altyapı, bizzat nesneler, mekan vs.- ağ kavramı çerçevesinde “etkin” kılmasının ardından, bilhassa insan-merkezciliğin yıkıcı sonuçlarını gün be gün hissettiğimiz tarihsel bir dönemeçte ilgililere tavsiye ediyoruz.

Exit mobile version