Site icon Terrabayt

Çalışma Saatleri Azaltılmalı Mı?

Geçtiğimiz günlerde Finlandiya’nın yeni başbakanı Sanna Marin’in iş günlerini haftada dörde indirme fikri gündem olmuştu. Marin’in diğer bir fikri de iş gününü altı saate indirmek. İsveç’te son yıllarda uygulanan bu pratiğin ilk sonuçları ise üretkenliği artırdığı yönünde. Britanya’da İşçi Partisi de kazanırlarsa haftalık ortalama 32 saatlik çalışma sistemine geçileceği vaadinde bulunmuştu.

Esas önceliği kar odaklı ‘üretkenlik’ olan kapitalist sistemde haftalık veya günlük çalışma saatini azaltmanın üretkenliği olumsuz etkilemediğini, hatta artırdığını ortaya koyan araştırmalar mevcut. Microsoft Japonya mesela haftada dört günlük çalışma sistemini teste tabi tutarak başarılı sonuçlar elde ettiğini açıkladı. 2300 çalışanına “yaşam ve iş koşulları uyarınca esnek birkaç çalışma stilinden birini seçme” şansı tanıyan şirketin sunduğu opsiyonlardan biri de haftada dört günlük çalışmaydı. Bu deneyin sonucunda şirketin performansı %40 oranında artış gösterdi. Gerçekten de kıta Avrupası’nda çalışma saatleri ABD ve Britanya’ya nazaran daha kısa olmasına rağmen ekonomik üretkenlik daha yüksek.

Microsoft Japonya mesela haftada dört günlük çalışma sistemini teste tabi tutarak başarılı sonuçlar elde ettiğini açıkladı. 2300 çalışanına “yaşam ve iş koşulları uyarınca esnek birkaç çalışma stilinden birini seçme” şansı tanıyan şirketin sunduğu opsiyonlardan biri de haftada dört günlük çalışmaydı. Bu deneyin sonucunda şirketin performansı %40 oranında artış gösterdi.

Çalışma saatlerinin iklim kriziyle de bağlantısı var. İş yaşamını nasıl bir geleceğin beklediğini araştıran bir düşünce kuruluşu olan Autonomy’nin hazırladığı bir rapor, çalışma saatlerini atmosfere salınan karbon emisyonları üzerinden ele alarak iklim krizini engellemek için çalışma saatlerinin ne kadar kısaltılması gerektiğini hesapladı. Raporun yazarı Philipp Frey, BM ve OECD [Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü] verilerini kullanarak Avrupa ülkelerinde karbon yoğunluğunu ve çalışma saatlerini inceledi. Frey, iklim kriziyle mücadele etmek için önerilen -daha yeşil meslekler veya alternatif enerji kaynaklarının kullanımı gibi- diğer yöntemlerin uygulanmaması halinde iklim krizinin önlenmesi için çalışma saatlerinin ne kadar kısaltılması gerektiğini hesapladı. Sonuçlara göre, Britanya’da, 2 derecelik ısınma eşiğini aşmamak için çalışma saatlerinin bir haftada dokuz saate kadar düşmesi gerekiyor. OECD ülkelerinde ise 40 saatlik ortalama haftalık çalışma saatinin 5’in biraz üzerinde olması gerekiyor. Çalışma saatlerinin bu kadar kısaltılması pek mümkün görünmüyor, üstelik bu tek başına yeterli de değil, ne de olsa daha az çalışan insanların daha yeşil bir yaşam sürdürmeme ihtimali de baki. Bu yüzden rapora göre, bu önlemin diğer önlemlerle bir arada ele alınması gerekiyor. Yine de çalışma saatlerinin yaşadığımız iklim sorununa etkisini göstermesi açısından raporun önemli bir katkı sunduğunu söyleyebiliriz.

Sonuçlara göre, Britanya’da, 2 derecelik ısınma eşiğini aşmamak için çalışma saatlerinin bir haftada dokuz saate kadar düşmesi gerekiyor. OECD ülkelerinde ise 40 saatlik ortalama haftalık çalışma saatinin 5’in biraz üzerinde olması gerekiyor.

Gelelim daha az çalışmanın psikolojik faydalarına. PubMeb’de yayımlanan bir araştırmaya göre, uzun çalışma saatleri uyku saatlerinde azalmaya ve uykuya dalmada sorunlar yaşamaya neden oluyor. Başka bir araştırmada ise, sosyo-ekonomik durumu iyi olmayan insanlar arasında uzun çalışma saatlerinin tip 2 diyabet hastalığı için risk faktörü olduğu tespit edildi. Daha önce yapılmış araştırmalara dayanan bu meta-incelemeye göre, haftada 55 saatten fazla çalışanlarda, haftada 35-40 saat çalışanlara nazaran diyabet hastalığına yakalanma riski yüzde 30 artış gösteriyor. PubMeb’de yayınlanan başka bir araştırma da uzun çalışma saatlerinin kalp damar hastalıklarına yakalanma riskini yüzde 40 oranında artırdığını gösteriyor.

Exit mobile version