Site icon Terrabayt

Gürültü: Soyut Gürültünün Keşfi ve Bazı Temsilleri

Giriş

Manifold’da, Sanem Odabaşı’nın “Nimonik Mekânlar: Akademisyen Odaları” başlıklı yazısını okurken Gaston Bachelard’dan yapılan bir alıntı beni alıp götürdü: “…evleri, odaları sürekli anımsayarak kendi içimizde oturmayı öğreniriz… Biz onların içinde olduğumuz ölçüde, onlar da bizim içimizde bulunur.”[1] Bu ifadeler, mekânın da bir bilinçdışının bulunduğunun ve onu paylaşan her süjenin, mekâna dayalı bu anısal hayaletleri de zihin alanına çağırmaktan kaçamayacağının sezgisini bizlere veriyor olmalı. Mekânın, her türden dolayımıyla kişiyi bağladığı, dahası belirleyebildiği; onun saltık bir fiziksellikten ibaret olmadığının bilgisine de ulaşmış oluruz, eğer bu bağlamdaki düşüncemizde biraz daha inatçı davranırsak.

Fredric Jameson, modernizmin en temel görünümünün zaman olduğunu ifade ederken postmodernizmin ise bu temel önemi mekâna atfettiğini ifade ediyor. Eleştirmen, düşüncesi üzerinde hareket ettikçe, yeni bir mekânsallık olarak dijital medyalara ve elbette siberuzamı paylaşan kişisel bilgisayarların varlığına ulaşıyor. Bachelard ve Jameson’ın biri bilindışının egzotik varlığına, diğeri modern sonrası dönemin fenomenlerine odağını çeviren mekân veya düşlem üzerine getirdikleri yorumları, biraz sabır gösterip gürültü kavramını açıklamak için nasıl kullanabiliriz? Öyle ki gerek geleneksel mekân tanımlamalarımızın daha güçlü bir vurguyla pandemi sonrasındaki dönüşümünü hesap ettiğimiz, daha yakından kurguladığımız bir sürece girmiş bulunuyor gerekse siber mekân üzerinden sosyal varlık kazanan özne veya kitlelerin ekranlarca aktarılan, ilk bakışta zihnimizi tam kökenlerini bulmakta zorlandığımız için bu veri bolluğunda şaşırtan yeni siber kimliğiyle muhatapmış gibi hissediyoruz. Sosyal bilimcilerin, henüz her fiziksel görünümün sanal imzasının çıkarılmaya gayret edilmediği dönemlerde öne sürdüğü fikirlerin (bkz. Jan van Dijk’in öne sürdüğü Ağ Toplumu ifadesi) eleştiri ufkunun da şimdi daha ötesinde olduğumuzu düşünüyorum. Söz gelimi internette yazmak artık küçültücü bir iş değil; saygın yazarların, seçkin dergilerin de bunu “çağın gereği” olarak kabul ettikleri bir dönüşüm gerçekleşti. İş sadece entelektüel mesleklerle de sınırlı değil; keyfi veya ikincil denemeyecek temel beslenme gereksinimlerinin, söz gelimi sebzenin, meyvenin, market ürünlerinin de çevrimiçi markalarca tedarik edilmesinin yaygın ve güncel bir kimlik kazandığı bir süreçteyiz. Bu, şüphe yok ki, fiziksel mekân içerisinde daha az emek harcayarak temel ve entelektüel gereksinimlerini karşılayabilen, siber mekânı artık daha fazla içselleştirmiş bir öznenin varlığını bize ispatlamaya yeter.

Bu yaygın yeni mekân, kanımca, desibele dayalı fiziksel gürültüyü de dönüştürdü. Hayır, bahsedeceğim gürültü, bir işitsel-görsel medya gürültüsü değil. Soyut bir olgudan bahsedeceğim daha ziyade: en kaba ifadesiyle sosyal medya gerginliği diyebileceğimiz bir fenomenden. Bu olguyu; çeşitli vaka örneklerinin sunduğu negatif ve gürültücü tarz üzerinden yapı taşlarına ayıracak ve onlara çeşitli felsefi görünümler kazandırmaya çalışacağım. Ve sesin şiddetini desibel üzerinden değil, internet alımlayıcısının zihninde uyanan soyut, daha kılçıksız bir agresyonu hesaba katarak ölçüp tartacağım.

İnternetin Bilinçdışı: Incel Örneği

Incel diye bir ifade var, 4chan tabanlı bir kavram kendisi ve involuntary celibate’in kısaltılmış hali. ‘İstemsiz bekâr’ şeklinde Türkçeleştirilebilir. Inceller, çeşitli mental veya zihinsel kusurları yüzünden asla seks yapamayacaklarını düşünen kişilerin bir araya geldiği, çoğunlukla negasyon üzerine kurulu bir manosphere’i (man+sphere = erkek egemen bir iletişim katmanı şeklinde tariflenebilir) ifade ediyor. Truecel, femcel, mentalcel gibi alt kategorizasyonları da mevcut. Truecel, hiçbir biçimde “eli bir başka kadının eline değmemiş”, türlü mental ve fiziksel kusurları öne sürülerek hiç tercih edilmemiş erkekleri tanımlamak, femcel ise aynı küme içerisinde fakat erkek bekârlığına kıyasla daha nadir görüldüğü varsayılan bir bekâr kadın tipini tarif etmek, mentalcel ise  zihinsel problemleri gerekçe gösterilerek seksüel partnerlikten men edilmiş yine ağırlıklı olarak erkek grupları ifade etmek için kullanılan şablonlardır. Bu tarz tanımlamaların çoğunlukla bu tür siber kültürler içinde barınan genç erkekleri merkez alarak türetildiğine, kadınların tüm mental ve fiziksel kusurlarına rağmen duygusal ilişkilerde tercih edilebilirlik bakımından erkeklere kıyasla daha avantajlı oldukları şeklinde beyanlarla kadın düşmanlığını pekiştirdiğine ayrıca değinmeli. Fakat kendilerine seksüel cazibe noksanlıkları üzerinden kimlik kazandıran bu genç erkek gruplarının, gerçekten cinsel seçilimde zayıf karakter gösteren kimseler olmalarından çok kendi varlıklarını bu kırılgan kimlikler üzerinden tarif etmeye çalıştıkları, özellikle sekse dayalı ilişkileri referans vererek partner iletişimine dayalı duygusal bir zemini ortadan kaldırıp net bir objeleştirmeye gittikleri gözlemleniyor. Yani incellerin gerçekten çeşitli mental ve fiziksel zaafiyetler gösteren, manevi olarak acı çeken kimseler olmalarından çok kendilerini böyle sunmaya, söylemleştirmeye eğilimli gruplar olduğu kanaatine doğru veya yanlış ulaşılabiliyor.

Kendilerini ağ üzerinden tarif ederken seks yapma becerilerine referans verişleriyse bizi, metnimin hemen girişine, Jameson’ın postmodern dönemde, zamana dayalı kanaatlerin yerini mekâna dayalı kanaatlere terkettiğini ifade eden semiyotiğine götürüyor. Burada incel siber süjeler, yeni bir muhalefet etme pratiği olarak Twitter kullanan beyaz-sol liberallerin kimlikçi siyasetinin antagonisti olarak algılanabilecek, aynı bağlamın bir diğer ucunu temsil edecek şekilde kendi “sağ” iletişim katmanlarının dijital agoraları olarak kullandıkları 4chan, Reddit vb. ortamlarda; seksi, toplumsal cinsiyet sorununun bir diğer yakasından kaşıyarak ele alıyorlar. (Her ne kadar niceliksel bir fazlalık ifade etmese de ilgili iletişim katmanlarını tespit etmemizi sağlayan imajlar sunan, çoğu genç erkeklerce kurulan ve yönetilen, benzer bağlamlara referans veren bazı mizah/mem gruplarının açıklamalarında sıraladıkları “siyaseten doğruculuğu dışlayan veya ırkçı bir söyleme çıkan ifadelere mizahi bir serbestlik sağlayan” kurallar koyabildiklerini tecrübe ettiğimiz haliyle bazı Facebook gruplarını da bu kadroya dahil edebiliriz diye düşünüyorum. Eleştirimin anlaşılması açısından bu tarz gruplara örnek vermek gerekirse: Montage Parody, Politik Doğruculuğun Hastalıkları/ Disease of Political Correctness). Liberal solcular; bunu, kadına dayalı bir haklar ikonografisine dayalı, alttan alta belirginleştirmeye gayret edilen “kırgınlık”, “incinmişlik” vb. duygu yuvalarını devreye sokarak ataerkil yapıların geleneksel anlatısına karşı yapar. Ancak incel gibi erkek-merkezci gruplar ise bunu, bir muhalefet pratiği, merkezileşmiş bir anlatıyı bozuma uğratan bir yapıbozum şeklinde değil de erkeğin kırgınlığı, zedelenmişliği gibi bir temayı devreye sokarak tam da o ana anlatılara, erkek merkezci bilindik okumalara eklemlenecek şekilde liberter/muhafazakâr bir çizgide gerçekleştirir.

İnternetin bu tür, yüzeysel düzeyde de olsa radikal gönderimler içeren, duygusal yuvalarla doku kazanmış; şiddetin, incinmişliğin veya eşitlik isteminin radikal şekilde ilan edildiği veya yasaklandığı yapı katmanlarında en fazla dikkati çeken durum, toplumsal cinsiyet dediğimiz şeyin bir mekâna dönüştürülmüş olmasıdır. Cinselliği merkeze alarak köktenci düşünceler öne süren her iki kutbun da ardına sığındığı şey ise sosyal yaşamın güvencesiz olduğu, orada sağlanamayan adaletin veya edinilemeyen zevkin telafisinin bu yeni mekânda pekâlâ elde edilebileceği varsayımı. Žižek’in de Cinselliğin Politikası (Olmaz) isimli yazı dizisinde dile getirdiği şeydir bu: Her şeyi yapabilme özgürlüğünün kimilerince negatif kimilerince pozitif kutupları üzerinden sürekli olarak ifade edildiği, süjeyi sürekli olarak yapısız, kimliksiz bırakan; tam da olgun kapitalizmin sinik ahlakına yaraşır bir tür omurga kaybı. Bu bağlamda inceller de seks üzerinden toplumsal cinsiyetlerini mekânlaştırıyor ve +cel şeklinde, mental fiziksel yoksunlukların kavramlaştırılmasıyla uzayıp giden bir söylem özgürlüğü kurguluyorlar kendilerine fakat onların bu söylemi şiddete dayalı bir yaptırımcılığa varan, daha köktenci bir yere bağlanıyor. Öyle ki kendilerinin genel normatif güzellik anlayışınca kesinkes dışlanacak, güzel bir kadın tarafından partner olarak asla sevilmeyecek-sevişilmeyecek, aşağılanılası ve handiyse hayattan men edilesi düşük bir kimliği ifade ettikleri yönünde bir kanaati paylaşıyor incel erkekler.

Yakın geçmişte okuduğum fakat platform kuralları gereği bu tarz ifadelerin kullanıldığı sub-redditler engellendiği için şimdi linkine erişemediğim, kendini incel olarak tarifleyen sanino1997 isimli bir reddit kullanıcısı, tek kurtuluşlarının, yani onlarla seks yapacak partnerleri kendilerine verecek formülün cerrahi bir müdahaleyle mümkün olacağını düşündüğünü ciddi ciddi ifade ediyordu, ifade ettiği şey aşağı yukarı şu anlama geliyordu kanımca: “O kadar çirkinim ki, sevilmem için ya ölüp yeniden doğmam ya da görünüşümü değiştirecek bir ameliyata girişmem lazım.” Incellerde söz konusu yabancılaşma karşı cinsle ilişkiye girme korkusuna veya daha kötüsü, mizojinik cinayet fantezilerine kadar uzanıyor (bkz. Alek Minassian, Elliot Roger). Tam da bu noktada, pozitif ve negatif uçları belirginleşen sekse dayalı bir antagonizmanın içinde buluyoruz kendimizi. İşin negatif ucundaki incel kültürünün ikonaları ve rol modelleri arasında, çeşitli ülküleştirici tasvirler eşliğinde Elliot Roger gibi isimlere yapılan referanslar bulunuyor. Incel gibi radikal alt kültürler, politik gövdesi alt-right’a (alternatif sağa) bağlanan görünümler olup kişinin çene kemiğinin onun erkini belirleyen bir yapısı olduğundan cinsel seçilimde gücün rolüne kadar uzanan bir skalada bilim tapıcılığı içeren, yeni nesil faşizmi körükleyen ve nihayetinde bilimsel yazgıcılığa sebep olabilen fikirlere sahipler. Kötücül mizojinik fantezileri yüzünden daha sol eşitlikçi platformlarda -söz gelimi Reddit– yasaklanmalarını ise ifade özgürlüklerine haksız olarak müdahale edilmesi şeklinde yorumluyorlar ve yine erkek merkezci iletişim katmanlarına ait başka başka yongalarda yapılanan, radikal feministlerin erkek düşmanlığı -misandri- söylemlerini gerekçe göstererek agresyon ve gürültü üreten, defektif (arızalı) yönü ağır alt kültürlerini bu tür savunma mekanizmalarıyla ihya etmeye çalışıyorlar.

Bu tip negatif söylemler üzerinden kendini inşa eden siber grupların yayıldıkları internet katmanlarında algı yanlışlarıyla kaynayan, kirli bir bilinçdışı meydana getirdiklerini düşünüyorum. Jameson, Entelektüel Otobiyografi’sinde “… Fakat ideolojiler, aslında özellikle yapısal karşıtlıklarla birlikte incelendiklerinde görünürler,” diyordu. Bu bağlamda; sekse, cinselliğe dair bu tip söylemlerin uç ideolojik kutupları, çağdaş Marksist kuramların bakış açısıyla düşünüldüğünde; ister ahlaksal açıdan iyi (sol-eşitlikçilik, feminizm) ister ahlaksal açıdan kötü (muhafazakârlık, liberal özgürlükçülük) olsunlar bir noktada ortaklaşıyorlar: seks konusunda abartılı bir yaklaşım. Bu abartı, Žižek’in bahsettiğim yazı dizisinde temel aldığı, yaygın olarak siyaseten doğruculuk-politik doğruculuk denilen (sendika.org’ca “politik adab” şeklinde çevirisi uygun görülmüş; benimse bu kültür hakkında eleştiri getirmeye çalışıldığında, eleştirmenin böylesi bıçak sırtı bir konuda kendisini ifade etmesinin ahlaki bir yanlışa çıkarıldığını gözlemlediğimiz için naçizane “ahlaksallaştırma” dediğim) siyasi katmanların varlığından oldukça besleniyor. Politik ahlaksallaştırma sadece liberal solculara atfedilebilir bir şey de değil, meseleleri siyasal karşıtlıklarında ele aldığımızda, gündelik bir çok siyasi tartışmanın çoğu kez ahlaki düzeyde ele alındığını görürüz.[2]

Yüzlerce, binlerce katmanın altına gizlenen bir kültür, yüzeydeki genel bir yapıda oldukça tahrip edici sonuçlara sebep olabiliyor; dış dünyaya, günlük rutinimize ait bir şey, sadece kendi basit varlık alanıyla sınırlı kalmayıp iyiden iyiye mekâna dönüşmüş zihnimizde garip bir arıza doğurabiliyor. Zaten bir zamandır iyice bu tarz negasyonlarla anılan 4chan gibi yerlerin temel tehlikesinin, radikal suçlar-radikal kötülükler doğurması olduğu yönünde bir kanı paylaşılıyor. Bu tarz altyapıların ördüğü dijital bilinçdışından fışkıran saldırgan-gürültücü küçücük bir yanlış kanaat, küreselleşmiş günlük yaşantı içerisinde karşınıza sıklıkla çıkan, ahlaken kötü olarak kodlayabileceğiniz bir edimde kemikleşebiliyor. İnternetin bilinçdışı kimliğinin hiç yabana atılmaması gerektiği fikrindeyim. Oradaki gürültü, haybeden bir gürültü değil pekâlâ bir yaraya veya tehlikeye işaret ediyor olabilir. Peki bu gürültüyü susturmak, çıktıkları kaynağı tespit edip bir müdahaleyle burayı iyileştirmek veya onun üzerini örtmek mümkün mü?__________________________________________________________________

Ana Görsel: Yazarın seçimi, Bruegel (I), Pieter. St. James the Greater at Hermogenes (1565) isimli gravürden bir detay.

[1] Bachelard, Gaston. Mekânın Poetikası, çev. Alp Tümertekin, İstanbul: İthaki Yayınevi, s. 28.

[2] /pol/ yani politically incorrect (siyaseten yanlış) ifadesi ise, kendisini siyaseten doğru olanın karşısında konumlandırmasından ayrı bir biçimde, sadece kavramlaştırma olarak ele alındığında; doğru-yanlış türünden ahlaksal belirlenimlerin öteki’nin varlığına endeksli olduğunu veya bir öteki kurgulamadan siyaseten varolmanın muhalliğini idrak etmemizi sağlıyor.

Exit mobile version