Site icon Terrabayt

COVID-19 Pandemisi: Bir Bakım Krizi


Koronavirüs salgını yeni bir küresel kriz. Fakat bu kriz, sadece dünyayı dolaşan yeni bir patojenin sonucu değil. Bu aynı zamanda bir bakım krizi. Burada, Bakım Kolektifi (Andreas Chatzidakis, Jamie Hakim, Jo Littler, Catherine Rottenberg, Lynne Segal) bakım krizinin çerçevesini ve bakım işini nasıl farklı düşünebileceğimizi özetlemektedir.


 

Eğer pandemi bize bu zamana kadar bir şey öğrettiyse o da bakımı ön plana çıkaran ve hayatın merkezine koyan bir siyasete acil ihtiyaç duyduğumuzdur.

Küresel bir krizin içindeyiz: yeni bir tarihsel moment bu. Günler geçiyor, virüs etki alanını genişletiyor, ölümler artıyor ve dünya eşi görülmemiş bir kapanmanın içine giriyor. Ancak şimdiki kriz sadece dünyayı dolaşan yeni bir patojenin sonucu değil. Bu aynı zamanda insanlardan çok kâra öncelik veren onlarca yıllık neoliberal politikaların sonucu olan bir bakım krizi. Bakım işinin değer kaybetmesinin yanı sıra yıllar süren kemer sıkma politikaları, devlet kontrolünün ortadan kalkması ve özelleştirme, özellikle ABD, İngiltere ve Brezilya gibi ulus devletlerin koronavirüsün yayılmasıyla başa çıkamayacağı anlamına geliyor. Çok uzun zamandan beri politikalarını azınlığın ihtiyaçları ve “ekonomik büyüme” etrafında oluşturmuş olan hükümetler çözüm bulmak için çırpınıyorlar.

Ancak bu küresel felaket aynı zamanda eski kuralların çoğunun artık geçerli olmadığı ve hükümetlerin gerçekliğimizi göz açıp kapayıncaya kadar değiştirebildiği derin bir kopma anıdır. Normların dağıldığı tüm kırılma anlarında olduğu gibi, mevcut kriz de bize kritik bir fırsat sunuyor: farklı bir dünya hayal etme ve yaratma fırsatı — sadece kısa vadede değil aynı zamanda uzun vadede de. Ayrıca eğer pandemi bize bu zamana kadar bir şey öğrettiyse o da bakımı ön plana çıkaran ve hayatın merkezine koyan bir siyasete acil ihtiyaç duyduğumuzdur.

Çok uzun zamandan beri politikalarını azınlığın ihtiyaçları ve “ekonomik büyüme” etrafında oluşturmuş olan hükümetler çözüm bulmak için çırpınıyorlar.

Bu küresel krizin ortasında hepimiz sağlıklı bakım hizmetlerinin ne kadar yaşamsal olduğunu hatırladık. Bakım yalnızca insanların başkalarının fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarını karşılandıklarında verilen emekten ibaret değildir. “Bakım” aynı zamanda insan ve insan-dışı yaşamın refahı ve gelişimi için gerekli olan her şeyin teminini içeren kalıcı bir sosyal kapasite ve pratiktir.

Öyleyse, sadece kısa vadeli krizler için değil, uzun vadeli olanlar için de bakımı yaşamın tam merkezine koymaya gerçekten başlarsak ne olur?


Karşılıklı Bağımlılık

Bakım etrafında örgütlenmiş bir dünyayı hayal edebilmek için işe öncelikle hayatta kalmamızın her zaman başkalarına bağlı sayısız yolu olduğunu kabul ederek başlamalıyız. Bir bakım siyaseti, her şeyden önce karşılıklı birbirimize bağımlı olduğumuzu, bu bağlantıların rutin olarak belirsizlik ve kaygı ürettiğini kabul etmelidir. Bakım almaya ve vermeye duyduğumuz gereksinimi kabul etmek yalnızca ortak insanlık duygumuzu temin etmekle kalmaz, aynı zamanda insanın kırılganlığına dair ortak korkumuzu başkalarına yansıtmak yerine bilakis bu korkuyla başa çıkmamızı da sağlar. Ortak insani bağımlılıkların karmaşıklığını kabul etmek, bütün toplumsal düzeylerde demokratik süreçlere daha kapsamlı bir şekilde katılma ve onları yeniden hayal etme kabiliyetimizi arttırır çünkü çelişkili duygular üzerine, bu duygular aracılığıyla çalışmak, her yerde demokratik toplumlar inşa etmenin anahtarıdır. Bakım zorluklarını hiçbir zaman ortadan kaldıramasak da birbirimizi daha çok önemsediğimiz akrabalıklar, topluluklar, ekonomiler, devletler ve dünyalar inşa ederek onları hafifletebiliriz.


Bakım temelli Akrabalıklar

Merkezinde annenin olduğu geleneksel çekirdek aile hâlâ bakım ve akrabalığın hâkim prototipini oluşturuyor. Eşcinsel çiftlerin geleneksel çekirdek aile modeline daha fazla dâhil oldukları durumlar için bile bu böyle. Bakım çemberimiz son yıllarda genişlemedi, aksine hala acı verici şekilde dar.

Ne var ki evrensel bakım temelli bir toplum inşa etmek için gereken psişik altyapıları,  ancak bakım çemberlerimizi çoğaltarak —ilk elden akrabalık anlayışımızı genişleterek— elde edebiliriz. Bunun için insan ve insan olmayan tüm canlılar arasındaki çeşitli bakım biçimlerinin tanınması ve onlara değer verilmesi gerekir. Biz buna “ayrım gözetmeyen bakım etiği” diyoruz.

Merkezinde annenin olduğu geleneksel çekirdek aile hâlâ bakım ve akrabalığın hâkim prototipini oluşturuyor. Eşcinsel çiftlerin geleneksel çekirdek aile modeline daha fazla dâhil oldukları durumlar için bile bu böyle. Bakım çemberimiz son yıllarda genişlemedi, aksine hala acı verici şekilde dar.

Ayrım gözetmeyen bakım, mevcut standartlara göre deneysel kalır, daha kapsamlıdır ve bu haliyle birbirimize daha fazla bakmak/birbirimizi daha fazla önemsemek demektir. Bu kimi, nasıl önemsediğimizi çoğaltmak anlamına gelir. “Alternatif” bakım uygulamalarının tarihsel oluşumlarına dayanarak daha kapsamlı bir bakım anlayışı için kapasite yaratmamız gerekir. Bu zorlayıcıdır çünkü neoliberal kapitalizmin yetersiz fonları ve bakımın altını oyması, çoğu zaman paranoyak ve şovenist bakım tahayyüllerine yol açmıştır sadece “bizden olana” bakmak. İnsanlar yeterli kaynak, zaman ve emekle sanki akrabalarıymışçasına yabancıların bakımını üstlenme, onları önemseme ve onlara özen gösterebilme noktasında yeteri kadar güven duyabilirler. Bu tür kapasiteler şu anda Covid-19 Karşılıklı Yardım grupları aracılığıyla gelişmekte ve 1980’lerde AIDs destek ağlarında olduğu gibi pandemi sırasında yerelde filizlenmektedir.[1]

Ayrım gözetmeyen bakım—sadece annelerin ya da kadınların değil— hepimizin bakım kapasitesine sahip olduğumuzu ve önemsediğimizde, önemsendiğimizde ve birlikte olduğumuzda hayatlarımızın iyileşeceğini kabul eder. Ayrım gözetmeyen bakımı teşvik etmek, akrabalık düzeyinde daha geniş bakım biçimlerini tanıyacak ve kaynak yaratacak daha kapsayıcı ve çevik kurumlar inşa etmek anlamına gelir. Bu bekâr annelere yönelik ekonomik ayrımcılığın sona erdirilmesi[2], erkek çocuklarına duygusal okuryazarlık ve ev işi öğretilmesi ve bakımın toplumlar arasında genişletilmesi anlamına gelir.


Bakım Temelli Topluluklar

Bakım meseleleri sadece çok yakın ilişkilerdeki samimiyet ile sınırlı değildir. Ayrıca içinde yaşadığımız ve hareket ettiğimiz yerelliklerde şekillenirler: yerel topluluklarda, mahallelerde, kütüphanelerde, okullarda ve parklarda, sosyal ağlarımızda ve grup aidiyetlerimizde. Fakat küresel kurumsal meta zincirleriyle ikame edilen kamu refahı hizmetinin kasıtlı olarak geri çekilmesi, bakım için son derece sağlıksız topluluk ortamları yaratıyor. Bunu, Birleşik Krallık’ta sosyal bakım sisteminin çökertilişinde ve geçen on yıl zarfında yerel hastanelerdeki yatak sayısında 17.000 kesintiye gidilmesinde görüyoruz.

Giderek atomize olmuş, fakirleşmiş ve bölünmüş topluluklar üzerindeki kurumsal kontrol, örgütlü bir yalnızlık yaratır. Bunun yerine, kat ettiğimiz yerel mekanların karşılıklı gelişme arzusu üzerine inşa edilmesi gerekiyor. Bu ucuz veya ücretsiz toplu taşıma ve kamusal takas kurumları anlamına gelir, mesela kitaplara ek olarak araç ve ekipman temin eden kütüphaneler.

Bakım veren topluluklar, kaynakların az sayıda kişi tarafından istiflenmesine son verir. Bunun yerine bakım veren toplulukların müştereklere öncelik vermeleri gerektir. Bakım temelli topluluklar, kolektif kamusal alanların ve nesnelerin yaratılmasını sağlar: altyapı paylaşımını teşvik ederler. Bu, neoliberalizmin her şeyi özelleştirme eğilimini tersine çevirmek anlamına gelir.

Giderek atomize olmuş, fakirleşmiş ve bölünmüş topluluklar üzerindeki kurumsal kontrol, örgütlü bir yalnızlık yaratır. Bunun yerine, kat ettiğimiz yerel mekanların karşılıklı gelişme arzusu üzerine inşa edilmesi gerekiyor. Bu ucuz veya ücretsiz toplu taşıma ve kamusal takas kurumları anlamına gelir, mesela kitaplara ek olarak araç ve ekipman temin eden kütüphaneler. Bu bakım de diğer hizmetleri yeniden kamu sektörüne kazandırarak veya bu hizmetleri ‘içeriden tedarik ederek’ onların masraflı ve zararlı bir biçimde taşeronlaştırılmasına son vermek demektir. Birçok ülkede bu süreç şu anda geçici olarak gerçekleşiyor. Bu bakım altyapılarının yeni normalimiz haline gelmesi, devlet tarafından desteklenmesi, krizin yarattığı daha sonra terk edilecek bir ürün olarak görülmemesi gerekiyor.

Kriz anında büyük şirketleri ödüllendirmek yerine, demokratik katılımı derinleştirmeli ve ko-operatif toplulukları oluşturmalıyız: bağlantı kurmamızı, karmaşık ihtiyaçlarımızda ve karşılıklı bağımlılığımızda birbirimizi desteklememizi sağlayan topluluklar. Bu, kamusal alanı genişletmek, ko-operatifleri ve ortak kaynakları desteklemek için ilerici belediye biçimlerinin kullanılması anlamına gelir ve bakım veren/önemseyen devletler tarafından desteklenmek demektir.


Bakım Temelli Devletler

Bir devlet, aidiyet anlayışı etno-kültürel kimlikler ve ırksal sınırlardan ziyade karşılıklı bağımlılıkların tanınmasına dayanıyorsa bakım temeli olabilir ve önemseyebilir. Bakım temelli bir devlet, tüm temel ihtiyaçlarımızın karşılandığı ve ortak altyapının temin edildiği, aynı zamanda otoriterlik yerine katılımcı demokrasinin her düzeyde derinleştirildiği ve çevre sağlığına öncelik veren bir devlettir. Bu elbette devletin mevcut önceliklerini alaşağı etmek ve refah ve sosyal tedarik modellerini yenilemek demektir, ki en neoliberal devletler bile mevcut pandemi ile başa çıkmak için bunları halihazırda revize ediyor. Örneğin, İngiltere şimdi “liberal serbest piyasayı korumak” adına geçici olsa da geniş kapsamlı refah devletine mahsus önlemler getiriyor.

Bakım temelli devlette kamu hizmeti, bağımlılıkların büyütülmesine değil, herkesin dünyada bir fail olduğu duygusuyla kendini geliştirmek için ihtiyaç duyduğu her şeye erişim sahibi olmasına dayanan –engelli hakları aktivistlerinin tabiriyle–  “stratejik özerklik ve bağımsızlığa” dayanır.

Ancak, bakım temelli devlet, ırk ayrımına dayalı her türlü politikayı ve savaş sonrası refah devletine mahsus katı hiyerarşileri ve etnik ve cinsiyete dayalı iş bölümünü reddeder. Bakım temelli devlet, nitelikli devlet okulları, üniversite eğitimi, mesleki eğitim ve sağlık hizmetlerinin yanı sıra uygun fiyatlı konutları inşa etmeli ve teminat altına almalıdır. Bakım temelli devlette kamu hizmeti, bağımlılıkların büyütülmesine değil, herkesin dünyada bir fail olduğu duygusuyla kendini geliştirmek için ihtiyaç duyduğu her şeye erişim sahibi olmasına dayanan –engelli hakları aktivistlerinin tabiriyle–  “stratejik özerklik ve bağımsızlığa” dayanır. Diğer bir deyişle, devlet, hizmet ve kaynakların sorunsuz bir şekilde tedarikini sağlamak için gerekli olmakla birlikte topluluklar arasında daha fazla demokratik katılımı sağlamaktan da sorumlu olmalıdır.

Bakım temelli bir devlet, karşılıklı bağımlılıklarımızın ve kırılganlıklarımızın tanınmasına dayalı bakım temelli bir altyapıya öncelik vererek karşılıklı olarak herkesin gelişmesi için gerekli tüm koşulları temin ederken, aynı zamanda ekonomik ve çevre temelli mülteciliği üreten koşulları da ortadan kaldırır. Hiçbir devlet insan saldırganlığını, tahakküm ilişkilerini veya doğal ve insan kaynaklı felaketleri tümüyle ortadan kaldıramasa da çoğunluğun refahı için gerekli koşulları sadece bakım temelli bir devlet sağlayabilir.


Bakım Temelli Ekonomiler

Yerel, ulusal ve uluslararası düzeyde “evrensel bakım” modeli dediğimiz ortak karşılıklı destek ağlarına odaklanan, sosyal ve maddi zenginliğin herkesin ihtiyaçlarına göre dağıtıldığı, temel ürünlerin kolektifleştirildiği bakım temelli takas düzenlemelerine ihtiyacımız var. Piyasalar mümkün olduğunca düzenlenmeli, demokratikleştirilmeli ve olabildiğince eşitlikçi, katılımcı, çevresel olarak sürdürülebilir ve bakım temelli olmalıdır. Yerel pazarlar tüccarlar ve tüketiciler arasındaki ilişkileri geliştirmeye, yeşil süreçleri ve topluluk oluşturmayı teşvik etmeye daha uygundur, bu yüzden mümkün olan her yerde piyasaların yerel-temelli olmaları gerekir.

Daha demokratik ve eşitlikçi mülkiyet ve yönetim biçimleri gibi hayati önem taşıyan bakım altyapılarımızın piyasalaşma ve finansallaşma güçlerinden korunması ve de kilit endüstrilerin kolektifleştirilmesi ve millileştirilmesi de elzemdir. Bakım piyasaları, ancak insanlarla diğer canlılara kardan daha büyük öncelik tanıyan ekonomilerin parçası olarak tasavvur edilebilir. Mevcut pandemide insanlara öncelik verme gerekliliği apaçık hale geldi ve bu konuda isteksiz hükümetler bile, ulusal bir çabayla solunum cihazları üretmek üzere imalatçıları ve ilgili uzmanlığa sahip olanları üretime çağırmak durumunda kaldı.


Dünya için Bakım

Bakım temelli bir dünya sadece canlı ve cansız varlıklar olarak hepimizin gezegendeki yaşamı sürdüren sistemlere ve ağlara bağlı olduğumuz anlayışından hareketle inşa edilebilir. Böyle bir dünya yaratmak yerel, topluluk ve ulus düzeyinde sosyal altyapıların ve ortak alanların yeniden inşası ve demokratikleştirilmesinden yola çıkarak her yerde ilerici hareketler ve kurumlarla ittifakların genişletilmesine uzanmayı gerektirir.

Bu, her şeyden önce ulus-ötesi düzeyde Yeşil Yeni Düzeni sunmak ve aynı zamanda hem dünya nüfusunun hem de dünyanın kendisinin önemsenmesine odaklanan amaçlara sahip ulus-ötesi kurumlarla ağların oluşturulması ve demokratikleştirilmesi için çalışmak anlamına gelir.

Trump’ın açıklamalarına rağmen, salgın tüm sınırların geçirgen olduğunun altını çiziyor. Bakım temelli devletler bütün halkına güvenlik hissi vermeli, bu devletlerin sınırlarının da işbirliği içinde düzenlenmesi gerekir. Öyle ki, misal, şu anki kaçınılmazlığıyla göç, dünyanın bazı bölgelerini aşırı kalabalıklaştırırken diğer yerleri ihtiyaç duyduğu nüfustan mahrum bırakmasın. Bu ancak, bakımın ekonomik zorunluluk, savaş ve iklim krizinden dolayı insanları evlerinden kaçmaya sevk eden koşulları azaltıp hayatımızın diğer tüm boyutlarına yön vermesiyle mümkün olacaktır.

Sürdürülebilir ekonomileri ve geçirgen sınırları olan bakım temelli devletler, ulusçuluğun içi boş kesinliklerinin ipliğini pazara çıkaran ve yabancıya bakım sağlamaya dönük ulus-ötesi uyum sürecini besleyen ulus-ötesi ortak-yaşama ve kozmopolitizme, küresel bakıma giden en iyi yoldur. Bakımı önemseyen hayallerimiz ulus devletin ötesine ve gezegenin “en yabancı” bölümlerinin en uzak yerlerine taşınmalıdır.

Kırılgan durumda olanlara bakım konusu bir kez olsun ciddiye alınıyor, ancak bu durum, yaşamın her ölçeğinde bakım için daha kalıcı ve katılımcı altyapılar inşa etmeye başlamadığımız sürece -bir sonraki krize kadar- bir gecede yok olup gidecektir.

Bu bizim için çemberi tamamlıyor. Neticede, küresel olarak karşılıklı birbirimize bağımlı oluşumuzu inkâr etmek yerine onu değerli kılarak, türü ne olursa olsun, bakım temelli bir dünya kurmak mümkün olacaktır. Kendi özensiz halleri yüzünden ortaya çıkan ve şiddetlenen felaketlerden ilk faydalananlar genelde yine güçlü şirketlerin kendileri olmuştur. Fakat tarihsel olarak bunun tersi de doğrudur. Batı ülkelerinin çoğunda İkinci Dünya Savaşı sonrası refahın artması ve eski Avrupa sömürgelerinde başarılı bağımsızlık mücadeleleri örneklerinde görüldüğü üzere, kırılmaların radikal ilerici değişimin yolunu açtığı da olmuştur.

Bugün önümüzdeki zorlu görev ise önceki radikal değişim momentlerini arkamıza alırken bir yandan da gücü elinde toplayan % 1’lik bir kesimin sahip olduğu kontrolü ele geçirmek ve toplumsal özensizliğe dayalı tiranlığa son vermek için ne yapılabileceğini göz önünde bulunduran mevcut vizyona sırtımızı dayamaktır. Kırılgan durumda olanlara bakım konusu bir kez olsun ciddiye alınıyor, ancak bu durum, yaşamın her ölçeğinde bakım için daha kalıcı ve katılımcı altyapılar inşa etmeye başlamadığımız sürece -bir sonraki krize kadar- bir gecede yok olup gidecektir.


Bakım Kolektifi’nin Verso Yayınlarından çıkacak olan Bakım Manifestosu kitabından alınmıştır.

[1] Bakınız Pirate Care müfredatı: https://syllabus.pirate.care/topic/coronanotes/?fbclid=IwAR2lNAsfGpdwg9t_60_Myn1ZFJ_OWZQl40p6gGVM_liv1yDvPG0XEtKrH9M

[2] https://wbg.org.uk/wp-content/uploads/2020/03/FINAL-Covid-19-briefing.pdf


Verso’da yayımlanan yazıyı Bermal Küçük Türkçe’ye çevirdi, Öznur Karakaş çeviriyi redakte etti.

Exit mobile version