Site icon Terrabayt

“Enfosfer”in Yakın Geleceği Enformasyon Felaketine Mi Gebe?

2245 Yılına Gelindiğinde Dünya Kütlesinin Yarısından fazlası Enformasyon Olabilir

Melvin M. Vopson, Ağustos başında AIP Advances dergisinde yayımlanan “The Information Catastrophe” isimli makalesinde ilginç iddialarda bulunuyor: aşağı yukarı 350 yıl sonra, yeryüzünde mevcut atom sayısından daha fazla bayt olacak. 300 yıl kadar sonra ise bu dijital üretimi idame etmek için gereken enerji 18.5 x 10 15 W’yi aşacak, bu ise gezegende mevcut enerji tüketimine tekabül ediyor. 500 yıl kadar sonra ise, kütle-enerji-enformasyon denkliği ilkesi gereği, djital içerik yeryüzünde mevcut kütlenin yarısından fazlasına tekabül edecek. Vopson buna “enformasyon felaketi” diyor.

Yazarın ifadesiyle enformasyon üretiminin “fiziği” incelendiğinde, mevcut dijital içerik üretimi trendlerinin devam etmesi halinde, mümkün azami dijital enformasyon ve bunu idame etmek için gereken enerji açısından “tekillik noktasına” [singularity point] ulaşmış olacağız: enformasyon felaketi.

IBM’e göre, mevcut dijital içerik üretim oranı, dünya çapında aşağı yukarı günde 2.5 kentilyon bayt. Bir bayt sekiz bit dijital içerikten ibaret olduğundan, evrende günlük üretilen toplam bayt sayısı 2 x 1019, yıllık dijital bayt üretim oranı ise Nb = 7.3 x 1021 bayt.

Gelecekte teknoloji sayesinde bayt boyutları atomun boyutlarına yakınlaşacak şekilde düşürülse bile, böylesi bir dijital enformasyon hacmi, gezegenin boyutlarından fazlasına tekabül edecek. Yazar makalesinde daha katı ve esnek senaryoları -gelişmekte olan dünyada enformasyon teknolojileri kullanımının artması vs. gibi faktörleri- ele alarak bu hesabı gözden geçiriyor.

Bu fikrin arkasında bir bayt enformasyonun sadece soyut bir matematik teşekkül değil aynı zamanda fiziksel bir olgu da olduğu önermesi yer alıyor, hatta Vopson buna “maddenin beşinci hali” diyor. Burada devreye bu tarz içeriklerin üretiminin tekabül ettiği enerji oranları giriyor. Vopson bu noktada Landauer ilkesine atıfta bulunuyor. Bu ilke, bilgisayımsal bir süreçte enformasyon kaybını termodinamik entropide artışla bağlantılandırıyor. Bir bayt enformasyonu silmek belli bir enerji kaybına neden olur. Enerjinin korunumu ilkesi gereği, bir bayt enformasyon üretmek için aynı değerde bir enerji girdisi lazımdır. Dolayısıyla Vopson, böylesi bir artış gösteren enformasyon içeriğini elde etmek için enerjinin nereden geleceğini sorguluyor.

Buna göre, bu oranda bir “dijital enformasyon üretimini idame etmek için gereken enerji, aşağı yukarı 130 yıl içinde, mevcut koşullarda evrende üretilen enerjinin tamamına denk olacak, 2245 yılına gelindiğinde dünyanın kütlesinin yarısı dijital enformasyon kütlesi olacak.”

Araştırmacı, makalesinin sonucunda, “dijital enformasyon üretiminde görülen muazzam artışın belli bir tekillik noktasına erişeceğini, bu yaşandığında üretilen dijital baytların gezegendeki baytları aşacağını” iddia ediyor. Yine bu oranda bir dijital enformasyon üretimi, gezegenin enerji kapasitesini de tek başına tüketmeye yetecek. Aslında “enfosfer” kavramını ortaya atan felsefeci Luciano Floridi de bu mevzunun ciddi etik ve çevresel kaygılar doğurduğunu kabul ediyor. Vopson’un ona atıfta bulunması şaşırtıcı değil. Floridi buna Kopernik, Darwin ve Freud’un ardından dördüncü devrim diyor. Dijital alanla gerçek yaşam arasındaki sınırların giderek birbirine girdiğini öne süren felsefeci “onlife” kavramına başvurur: “on-yaşam”. Ona göre, enformasyon teknolojileri artık bizzat gerçekliğimizi değiştiren çevresel kuvvetler. Bu yüzden ekolojik ve etik yaklaşımımızı, artık hem doğal olan hem de insan-elinden çıkma gerçeklikleri içerecek şekilde değiştirmemiz gerekiyor. İşte Vopson’a göre, “enformasyon felaketi” dediği durum onun haklılığının bir göstergesi. “Dijital veri söz konusu olduğunda, 2019 yılında ortaya atılan kütle-enerji-enformasyon denkliği ilkesi henüz deneylerle doğrulanmadı ama doğru olduğunu varsaydığımızda, çok da uzak olmayan bir gelecekte, gezegenin kütlesinin büyük bir kısmını enformasyon baytları oluşturacak. Kütle-enerji-enformasyon denkliği ilkesiyle birlikte enerjinin korunumu yasasını da göz önünde bulunduracak olursak, gezegenin kütlesi zamanla değişmemeli.” Öte yandan teknolojik ilerleme, yeryüzünde maddenin dağılımını radikal bir biçimde ters yüz ediyor: sıradan maddeden “maddenin beşinci hali” dediği dijital enformasyon maddesine geçiş söz konusu. Yazar makalesini, bilim-kurgu eserlerinden alışık olduğumuz bir temanın gerçekleşme ihtimaline değinerek bitiyor: büyük ölçüde bilgisayarlarca simüle edilen, dijital baytların ve bilgisayar kodlarının hakimiyetindeki bir dünya, elbette bunun için mevcut enerji kısıtlamalarını aşmanın bir yolunun bulunması lazım, çünkü anlaşılan baytların atom boyutlarına çekilmesi de yeterli olmayacak bu “enformasyon felaketini” atlatacak enerjiyi üretebilmek için.


 

 

 

 

 

Exit mobile version