Yoga pratiğinin giderek artış gösterdiği ülkemizde meditasyona dair ilginin de, daha kısıtlı olsa da, yogaya dönük bu ilgiye paralel olarak arttığını görüyoruz. Yogayı rahatlamanın ve esnemenin bir yolu olarak görenler olduğu kadar bu kadim pratiği fiziksel egzersize indirgeyenler de var elbette. Meditasyon, bu denklemde, yoga pratiğinin daha spiritüel alanı olarak da algılanabiliyor. Meşhur yoga sutralarının yazarı Patanjali’ye göre ise bildiğimiz anlamda yoga, yani asana (poz) pratiği, genel anlamda yogayı oluşturan sekiz adımdan sadece biri. Asana pratiğinin amacı, geleneksel yoga öğretisine göre, bedeni sabit tutarak daha uzun süre meditasyon yapabilmeyi sağlamaktır[1]. Patanjali için asıl amaç meditasyon sayesinde zihnin düşünce şablonlarına hâkim olmak, böylece kendinin farkında olmaktır.
Pekâlâ, sutraların en az 1700 yıl ardından, günümüz bilimi meditasyona dair neler söylemektedir? Son zamanlarda meditasyonun beyinde değişimlere neden olduğuna dair araştırmaların çoğaldığına şahit oluyoruz.
The Nature’ın haberine göre[2], farkındalık meditasyonu, beyin yapısında değişiklikler meydana getirir. Farkındalık pratiği dikkati artırır. Meditasyon yapanlarda dikkatle ilişkili olan beynin ön singülat bölgesinin aktivitesinde ve/ya yapısında değişiklikler tespit edilmiştir. Bu pratik, aynı zamanda, kendine dönük düşünsel süreçleri etkiler ve mevcut ana dair farkındalık geliştirilmesini sağlar. Prefrontal korteksin orta hattı ve ön singülat korteks gibi kendinin farkında olma haline eşlik eden sinir ağlarının farkındalık eğitimi sayesinde değiştirilebileceği ifade edilir.
Vox’un haberine göre ise[3], Texas Tech’te çalışan sinirbilimcilerden biri olan Yi-Yuan Tang, “farkındalık meditasyonunun, beyin yapısında ve işlevlerinde belli değişikliklere neden olduğunu” öne sürmektedir. Science Direct dergisinde yer alan bir habere göre,[4] 23 farklı araştırma gözden geçirildiğinde, birkaç ay meditasyon yapan insanların, dikkatlerinin daha az dağıldığı görülmektedir; düzenli meditasyon yapan kişiler ise bilhassa uzun bir süre boyunca bir konuya konsantre olabilir. Motivation and Emotion dergisinde yayımlanan bir makaleye göre[5], duygusal durumlarda -deneyde katılımcılara duyguları tetikleyen resimler gösterilmiştir- farkındalık meditasyonu yapanların dikkatlerinin daha az dağıldığı tespit edilmiştir.
Meditasyon yapanlar, bilhassa nahoş resimler karşısında daha az duygusal reaksiyon göstermiştir. Cognitive Therapy and Research dergisinde yayımlanan bir makalede[6] ise araştırmacılar, birkaç hafta meditasyon kursuna katılan yirmi kişinin gündelik yaşamlarında daha az stres ve öfke yaşadığını göstermiştir. Bu kişilerin depresyon semptomlarının azaldığı, işleyen bellek ve sürekli dikkat ölçümlerinin de meditasyon yapmayan kontrol grubuna göre daha iyi sonuçlar verdiği görülmüştür.
Meditasyon kan basıncını düşürmeye de iyi gelir. Transandantal meditasyonun kan basıncına etkisini araştıran bir çalışma, kısa aralıklarla transandantal meditasyon yapmanın hipertansiyona iyi geldiğini göstermiştir.
fMRI görüntülerinde, uzun süre meditasyon yapanların beyinlerinin de diğerlerine nazaran farklı olduğu tespit edilmiştir. Şimdiye kadar yirmi kadar benzer araştırma yapılmış olup Kieran Fox’un gerçekleştirdiği bir meta analize göre[7], meditasyon yapanlarda ortalama sekiz beyin bölgesi diğerlerine nazaran farklıdır. En mühim fark, ön singülat kortekste -dikkat ve dürtü kontrolü sürecine dahil olan bölge- ACC etkinliğinde artış görülmesidir[8]. Başka bir araştırma da[9], yoğun içgörü meditasyonu (insight meditation) yapanlarda korteks kalınlığının arttığını göstermektedir. Dikkat, içe dönme ve duyuları işleme sürecine dahil olan beyin yapıları bu kişilerde daha kalındır. Bir araştırma[10], oldukça uzun süre meditasyon yapanlarda, farklı beyin bölgeleri arasındaki bağlantıların daha güçlü olduğunu göstermektedir. Düzenli meditasyon yapanlarda, ayrıca, sağ amigdalada -olumsuz duyguları, bilhassa üzüntü ve kaygıyı işler- ve sol kaudatta gri madde hacminin azaldığı da görülmektedir[11]. Araştırmacılar, bu hacim azalmasının, bu kişilerde strese yanıtların azalmasına neden olabileceğini öne sürmektedir. Meditasyon yapanlarda acı algısının azaldığını gösteren araştırmalar[12] da mevcuttur. Son olarak, NeuroImage dergisinde yayımlanan bu alanda en kapsamlı araştırmada[13] Wisconsin-Madison Üniversitesi’nden araştırmacılar, meditasyona yeni başlayanlar, meditasyon yapmayanlar ve uzun süre meditasyon yapanların beyninde farklılıklar tespit etmiştir. Meditasyona yeni başlayanların ve uzun zamandır meditasyon yapanların amigdala bölgesinde, sekiz haftalık program sonucunda, olumlu duyguları tetikleyen fotoğraflara maruz kalındığında daha az etkinlik görüldüğü saptanmıştır. Uzun süreli meditasyon yapanlarda ise olumsuz fotoğraflar karşısında da daha az amigdala etkinliği tespit edilmiştir.
Bütün bu araştırmalar nöro-esneklik denilen bir olguyla açıklanabilir. Buna göre, insan beyninde en fazla kullanılan sinir devreleri zamanla gelişim gösterirken, diğerleri körelir. Meditasyon sayesinde etkinleştirilen belli sinir devrelerinin bu şekilde zamanla geliştiği pekâlâ ileri sürülebilir.
Referanslar
[1] https://www.doyouyoga.com/asana-the-3rd-limb-of-yoga-explained/
[2] https://www.nature.com/articles/nrn3916
[3] https://www.vox.com/2015/8/27/9214697/meditation-brain-neuroscience
[4] https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S027273581000173X
[5] https://link.springer.com/article/10.1007/s11031-007-9076-7
[6] https://link.springer.com/article/10.1007/s10608-007-9119-0
[7] https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0149763414000724
[8] https://www.pnas.org/content/107/35/15649
[9] https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC1361002/
[10] https://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/S1053811911006008
[11] https://journals.plos.org/plosone/article?id=10.1371/journal.pone.0064574
[12] https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC4267182/
[13] https://neurosciencenews.com/meditation-brain-networks-9604/