Site icon Terrabayt

Beyinde Beden-Zihin Ağı Keşfedildi

Yeni bir araştırmaya göre; beyinde hareketi kontrol eden bölgeler, düşünceyi ve planlamayı düzenleyen ağlara gömülü olup kan basıncı veya kalp atışı gibi istemsiz beden işlevlerini kontrol ediyorlar. Bu bulgular, beyin ve zihnin birbirinden ayrılmaz bir bütün olduğunu gözler önüne seriyor. Zihin-beden ağının varlığına ilişkin ip uçları uzun bir zamandır gözlemleniyordu. Bunu kanıtlayan beden-zihin ağı ise bu yeni araştırmayla gözler önüne serildi.

Neurosciencenews’in haberine göre; Washington Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde gerçekleştirilen bir araştırma, beden ve zihnin birbirinden ayrılmaz bir bütün olduğunu kanıtlar nitelikte.

19 Nisan 2023’te Nature dergisinde yayımlanan araştırma; kaygı halinde insanların neden ileri geri adımlar attığını, iç organların işlevlerini düzenleyen vagus sinirinin uyarılmasının neden depresyonu hafiflettiğini veya düzenli olarak egzersiz yapan insanların neden hayata daha pozitif baktığını açıklayabilir.

Yayının ilk yazarı Dr. Evan M. Gordon, “Meditasyon yapan insanlar; bedeni, misal nefes alıştırmalarıyla sakinleştirmenin zihni de sakinleştirdiğini söylerler. Bu tarz pratikler, kaygı sorunu yaşayanlar için oldukça faydalı olabilir. Ancak şimdiye kadar bunun neden böyle olduğunu öne süren bilimsel bir bulgu elimizde yoktu. Artık bu zihin beden bağlantısını keşfettik. Zihninizin oldukça aktif ve amaç-odaklı olan kısmının, beynin nefes alma ve kalp atışı gibi işlevleri kontrol eden bölgesiyle bağlantısını bulduk,” diyor.

Araştırma, modern beyin görüntüleme teknikleri ile beynin hareketi kontrol eden bölgelerinin haritalanmasına dayanıyor. Bu alanda çalışmalar 1930’lara dayanıyor. O yıllarda, Wilder Penfield, beyin ameliyatı geçiren insanların beyinlerine hafif elektrik dalgaları göndererek bu motor bölgeleri haritalandırmış ve beynin her iki bölgesinde de belli dokuları uyarmanın belli beden bölgelerini aktive ettiğini bulmuştu.

Ayrıca beyinde bu hareketleri kontrol eden bölgelerin yönlendirdikleri beden bölgeleriyle aynı düzende olduğu da görülmüştü. Penfield’in beyinde motor bölgeleri kontrol eden alanlar için çizdiği, homunculus veya “ufak insan” olarak anılan harita, o zamandan beri sinirbilim kitaplarının başlıca içeriklerinden biri olarak kullanılıyor.

Gordon, Dosenbach ve meslektaşları ise Penfield’in çalışmasını işlevsel manyetik rezonans görüntüleme (fMRI) ile yineledi. 7 sağlıklı yetişkinin, dinlenme ve belli ödevleri yerine getirme halinde fMRI görüntüleri alındı. Bu yoğun veri kümesi ile katılımcıların her birinin kendine mahsus beyin haritaları çıkarıldı. Daha sonra sonuçlar, kamuya açık üç fMRI veri kümesi (Human Connectome Projesi, Yetişkin Beyni Bilişsel Gelişim Araştırması ve Britanya Biobank veri kümesi) ile doğrulandı. Bu veri kümeleri, yaklaşık 50.000 kişinin beyin tarama verilerini içeriyor.

Bu araştırma sonucunda Penfield’in haritasının pek doğru olmadığı görüldü. Mesela ayakları, elleri ve yüzü kontrol eden bölgeler, beyinde Penfield’in bulduğu yerdeydi. Ancak bu üç mühim bölgenin arasına, beyinde motor bölgede yer alsa da doğrudan hareketle ilgisi yokmuş gibi görünen üç ayrı bölge daha serpiştirilmişti.  

Ayrıca harekete ilişkin olmayan bölgeler hareketle bağlantılı bölgelerden farklı görünüyordu. Bu bölgeler, diğerlerinden daha ince olup birbirleriyle ve beynin düşünme, planlama, zihinsel uyarılma, acı ve iç organların işlevlerini kontrol etme gibi işlevleri yerine getiren bölgeleriyle daha sıkı sıkıya bağlıydı.

Gerçekleştirilen diğer görüntüleme deneyleri ise hareketle ilişkili olmayan bölgelerin, hareket esnasında aktive olmasalar da şahıs hareket etmeyi düşündüğünde aktive olduğunu gösterdi.

Dosenbach ve Gordon, yeni teşhis ettikleri ağa Somato(beden)-Bilişsel(zihin) Eylem Ağı, veya SCAN adını verdi. Bu ağın nasıl geliştiğini ve evrildiğini anlamak için, yeni doğan, 1 yaşındaki ve 9 yaşındaki çocukların beyinlerini taradılar. Ayrıca daha önce dokuz maymundan alınan verileri de analiz ettiler.

Söz konusu ağ yeni doğan bebekte bulunmuyordu. Ancak 1 yaşındaki bebekte bariz bir hal alıyor, 9 yaşındaki çocukta ise neredeyse yetişkinlerde görülen halini alıyordu. Maymunlar ise daha ufak, daha az gelişmiş bir ağa sahipti, insanlarda görülen geniş bağlantılar onlarda yoktu.

“Bu, misal ayağa kalktığımızda bayılmayalım diye, hareketi fizyoloji ile bağlantılandıran nispeten basit bir sistem olarak evrilmeye başlamış olabilir. Ancak çok daha karmaşık düşünce ve planlama işlevleri yerine getiren organizmalar halini aldığımızda, bu sistem de oldukça karmaşık bilişsel unsurlara eklemlenmek üzere gelişti,” diyor Gordon.


Görsel: https://www.reddit.com/r/wallpaper/comments/ym2y7/heart_and_mind_1768x669/

Exit mobile version