15 yaş üstü kadınların küresel ölçekte üstlendiği ücretsiz bakım emeği yıllık en az 10.8 trilyon dolara tekabül ediyor; bu da küresel teknoloji endüstrisinin boyutlarının üç katı.
Oxfam’ın Ocak ayında yayımladığı küresel eşitsizliğe ilişkin yeni rapora göre, ekonomik eşitsizlik oldukça yerleşik ve kapsamlı. Rapora göre son asırlarda milyarder sayısı iki katına çıktı. Ancak bu birikim, sıradan insanların, bilhassa da yoksul kadınların ve kız çocuklarının karşılığı ödenmemiş bakım emeği pahasına gerçekleşti. “Time to Care” [Bakmanın/İlgilenmenin Zamanı Geldi] isimli raporla Oxfam, kadınların karşılığı ödenmemiş bakım emeğinin (care İngilizce hem bakım/bakma hem de ilgilenme, özen gösterme anlamına gelmektedir) önemini vurguluyor.
2019 yılında dünyada milyarderlerin -sadece 2.153 kişi- 4.6 milyar kişiden daha zengin olduğu raporlandı. Dünyanın en zengin 22 erkeğinin toplam mal varlığı, Afrika’daki bütün kadınların mal varlığına denk. Dünyanın en zengin %1’i 6.9 milyar kişiden en az iki kat daha zengin. Oxfam’a göre “bu devasa ayrım, çoğu erkek ayrıcalıklı bir azınlığın zenginliğine dünyanın en mühim işine harcanan milyarlarca saatten daha çok kıymet veren hatalı ve cinsiyetçi iktisadi sisteme dayanıyor: dünyanın dört bir yanında ekseriyetle kadınlar ve kız çocukları tarafından ücretsiz veya çok az bir ücretle gerçekleştirilen bakım emeği. Başkalarına bakmak, yemek yapmak, temizlik yapmak ve su ve ateş yakmak için odun taşımak toplumların, toplulukların refahı ve ekonominin işleyişi için elzem gündelik görevler.” Gerçekten de 15 yaş üstü kadınların küresel ölçekte üstlendiği ücretsiz bakım emeği yıllık en az 10.8 trilyon dolara tekabül ediyor; bu da küresel teknoloji endüstrisinin boyutlarının üç katı. Dünyanın en zengin yüzde birinden, on yıl boyunca yüzde 0.5 oranında ekstra vergi alarak eğitim, sağlık, yaşlı bakımı başta olmak üzere 117 milyon iş yaratılabilir.
2019 yılında dünyada milyarderlerin -sadece 2.153 kişi- 4.6 milyar kişiden daha zengin olduğu raporlandı. Dünyanın en zengin 22 erkeğinin toplam mal varlığı, Afrika’daki bütün kadınların mal varlığına denk. Dünyanın en zengin %1’i 6.9 milyar kişiden en az iki kat daha zengin.
Dünya ekonomisinin en alt basamağında yer alan yoksul kadınlar ve kız çocukları her gün 12.5 milyar saat bedava bakım emeği sarf ediyor. Oxfam’ın hesaplamalarına göre bu emek, ekonomiye en az 10.8 trilyon dolar olarak dönüyor. Bu rakamların asgari olduğu, gerçek değerin ise bunun çok üzerinde olduğu düşünülüyor.
Hindistan’da Serbest Çalışan Kadınlar Derneği’nin (SEWA) Başkanı Reema Nanavaty, “Gayrı-resmi işçilerin ailelerinin belkemiği olmalarına rağmen dünyanın en yoksullarının kadın işçiler olduğu gayet iyi bilinen bir gerçek,” diyor. SEWA, Hindistan’da gayrı-resmi sektörde çalışan yoksul kadın işçilerin en büyük sendikal örgütü; 1.9 milyardan fazla üyeleri var. SEWA’nın verilerine göre bakım hizmetlerine erişim bu kadın işçiler için hayati bir konu. Ucuz bakım hizmetlerine erişemedikleri halde, ailenin bakım emeğini sırtlanmak zorunda kalıyorlar.
Bakım emeği
Bakım emeği en genel anlamıyla çocuklara, yaşlılara, fiziksel ve zihinsel sorunlara sahip olanlara veya engellilere bakmak; yemek, temizlik, kıyafetleri yıkama, onarma, su ve odun taşıma gibi işler anlamına geliyor. Gün be gün yaşamın idame ettirilmesini sağlayan bu işler olmaksızın toplumların ayakta kalması mümkün değil. Büyük ölçüde ücrete tabi olmayan ve ataerkil toplumsal cinsiyet kodları gereği kadınların doğal görevi addedilen bu işleri elbette en çok yoksul kadınlar ve kız çocukları üstleniyor. Rapora göre, ücretsiz bakım emeğinin dörtte üçünden fazlasını; ücretli bakım hizmetlerinin de üçte ikisinden fazlasını kadınlar gerçekleştiriyor.
Rapora göre, kadınlarla erkekler arasındaki gelir ayrımı, kadınların hem üretim hem de yeniden üretim (reprodüksiyon/ doğurgan oldukları zamanlar) açısından en verimli oldukları yaşlarda artış gösteriyor. Kırsal kesimde ve alt gelir dilimindeki ülkelerde kadınlar günde 14 saate kadar ücretsiz bakım emeği veriyor, bu da aynı ülkelerde erkeklerin bakım emeğine harcadığı zamanın beş katı. Küresel ölçekte, çalışma çağındaki kadınların %42’si üstlendikleri ücretsiz bakım sorumlulukları yüzünden ücretli emek gücüne dahil değil; bu rakam erkeklerde sadece %6. Ciddi miktarda ücretsiz bakım emeği sarf eden kız çocuklarının diğerlerine nazaran eğitime daha az zamanı kalıyor.
Ücretli bakım işçileri
Evde verilen bedava emeğin yanı sıra, pek çok yoksul kadın başkalarına da bakıyor. Bu ücretli bakım işçileri dünyanın en çok sömürülen işçileri arasında yer alıyor. Bakım işçilerinin sadece %10’u genel emek yasalarının koruması altında, bunların da sadece yarısı eşit asgari ücretten faydalanabiliyor. Bakım emekçilerinin yarısından çoğunun çalışma saatlerinin ne kadar olması gerektiğini belirleyen ulusal bir yasal mevzuat yok. Daha uç örneklerde işin içine zorunlu emek ve insan kaçırma da dahil olduğunda, bakım emekçileri zorla başkalarının evlerinde tutulabiliyor. Bu şekilde tamamen görünmez ve savunmasız bir durumda kalıyorlar. Dünya çapında 3.4 milyon bakım emekçisinin böyle zorunlu olarak çalıştırıldığı düşünülüyor. Her yıl ellerinden bu şekilde toplamda 8 milyar dolar çalınıyor; bu rakam almaları gereken ücretin %60’ına tekabül ediyor.
Çoğunlukla ücretsiz olan, ücret söz konusu olduğundaysa yukarıda görüldüğü üzere herhangi bir iş kolunun sahip olduğu yasal koruma olmaksızın çok az paralar karşılığı gerçekleştirilen bakım emeği kadınların ve genç kızlarının yaşamın diğer alanlarına katılımını da olumsuz etkiler.
Raporda bu işçilerden biri olan Regina’nın (ismi değiştirilmiş) öyküsü de yar alıyor. Zengin bir işveren Regina’yı kendi mülkünde çalışmak üzere İngiltere’ye kaçırır. Londra’ya vardıklarında işverenin Londra’nın merkezindeki akıllı dairesinde sabah altıdan gece on bire kadar çalışmaya zorlanır. Hiç ücret almaz, ailesiyle iletişim kurmasına veya çalıştığı hane dışındaki kişilerle konuşmasına izin verilmez. Çamaşır odasında kalır ve işverenlerinin yemeklerinden arta kalanları yer. Pasaportu elinden alınır, düzenli olarak sözlü tacize uğrar. Regina bu şekilde zorunlu olarak çalıştırılan kadınlardan sadece biri.
Çoğunlukla ücretsiz olan, ücret söz konusu olduğundaysa yukarıda görüldüğü üzere herhangi bir iş kolunun sahip olduğu yasal koruma olmaksızın çok az paralar karşılığı gerçekleştirilen bakım emeği kadınların ve genç kızlarının yaşamın diğer alanlarına katılımını da olumsuz etkiler. Bolivya’da kadınların %42’si bakım emeğinin siyasi katılımlarının önündeki en büyük engel olduğunu açıklamıştır.
Artan bakım krizi
Uluslararası Emek Örgütü’nün tahminlerine göre, 2030 yılında dünyada bakıma muhtaç yaşlı sayısına 100 milyon, 6 ila 14 yaşında çocuk sayısına ise yine 100 milyon eklenecek. Bakıma muhtaç insan nüfusunda görülen bu artış, kamu hizmetlerinde ve sosyal güvenlik sistemlerinde yaşanan kesintiler ve iklim değişiminin olumsuz etkileri bu alanda bir krizin yaşanacağına işaret ediyor.
2025 yılına gelindiğinde dünya çapında tahmini 2.4 milyar kişi iklim değişimi yüzünden yeterli su bulunmayan bölgelerde yaşıyor olacak. Pek çok kadın ve kız çocuğu suya ulaşmak için de daha da uzak mesafelere yürümek zorunda kalacak. Bu da bakım emeğine harcadıkları zamanı daha da artıracak.
Oxfam’ın raporuna göre, bu durum karşısında sosyal programlar geliştirmek, bakıma yatırım yapmak ve eşitsizlikle mücadele etmek yerine, genellikle Uluslararası Para Fonu (IMF) gibi mali kuruluşların tavsiyesiyle yoksul insanların üzerindeki vergi yükü artırılıyor, kamusal harcamalar azaltılıyor ve eğitim, sağlık gibi temel hizmetler özelleştiriliyor. Oxfam, kısa süre önce yayınlanan başka bir araştırmada, eşitsizliği artıran bu yaklaşıma başvuran IMF programlarının Tunus, Mısır ve Ürdün’de kadınlar üzerinde olumsuz etkileri olduğunu göstermişti. Buna karşın hükümetler hala en çok yoksullara yüklenen ve kadın kariyerlerine daha olumsuz bir yansıması olan KDV sistemini kullanmaya devam ediyor.
Oxfam’ın raporuna göre, bu durum karşısında sosyal programlar geliştirmek, bakıma yatırım yapmak ve eşitsizlikle mücadele etmek yerine, genellikle Uluslararası Para Fonu (IMF) gibi mali kuruluşların tavsiyesiyle yoksul insanların üzerindeki vergi yükü artırılıyor, kamusal harcamalar azaltılıyor ve eğitim, sağlık gibi temel hizmetler özelleştiriliyor.
Hükümet kesintileri aynı zamanda kadın örgütlerinin üzerinde baskı uyguluyor. 2017 yılında Brezilya’da kamu harcamalarına dönük kesintiler, toplumsal cinsiyet eşitliğini teşvik eden kadın hakları programlarına ayrılan bütçenin %66 oranında azaltılmasına yol açtı.
Toplumun yeniden üretimini sağlayan bu cinsiyetlendirilmiş işlerin ve bu işleri gerçekleştiren ezici çoğunluğu kadın olan emekçilerin değersizleştirilmesi bu raporun da gösterdiği gibi küresel gelir eşitsizliğinin en önemli nedenlerinden biri. Dolayısıyla kemer sıkma politikaları gereği uygulanan kesintilerden ilk etkilenen kuruluşlar da bu emek kolu üzerine çalışan kadın kuruluşları oluyor. Dünya çapında insanların bedava veya uygun ücret karşılığı kamusal ulaşım, yeşil alan, temel altyapı hizmetleri vs. gibi gün be gün yaşamın idame edilmesine dönük taleplerle sokaklara döküldüğü günlerde yeniden üretim ve bakım emeğinin öneminin daha da farkına varıyoruz. Oxfam’ın gösterdiği bu rakamlar bakım emeğinin küresel eşitsizlikle mücadelenin en mühim ayağı olduğunu gözler önüne seriyor.