Site icon Terrabayt

Zamanda Yolculuk


SABO’nun yeni ve ikinci kişisel sergisi Time Machine 3 Haziran’da sanatseverlerle buluştu. Sergi 10 Temmuz’a dek Versus Art Project’te görülmeye devam edecek. Sanatçı ile geçmiş, şimdi ve gelecek kurgusunda temellenen sergisini ve nelerden ilham aldığını konuştuğumuz keyifli bir söyleşi yaptık. Keyifli okumalar!

 Sizi biraz tanıyabilir miyiz?

Ben Mimar Sinan Resim Bölümü’nden mezunum. Küçüklüğümden beri çizen biriydim. Sonrasında da bunun eğitimini alma fikri kafamda canlanmaya başlayınca lise sonrası sınavlara girdim. Okul dönemi benim için çok verimli ve eğitici geçti. Oradaki arkadaşlarımla hep irtibat halindeydik ve oradaki atölyelerde çalışmalarımızı hep birlikte yaptık. Bunlar benim ilk üretimlerime hep kapı açtı diyebilirim.

Sonra Roma’ya giriyorsunuz.

Evet. Roma’da altı ay süren bir Erasmus sürecim oldu. Roma Akademisi Güzel Sanatlar Resim Bölümü’ndeydim. Ama resim bölümünde vakit geçirmek yerine daha çok gravür baskı üstüne yoğunlaştım. Oradaki hocamla birçok şey deniyorduk. Hem farklı kültürleri görmek hem de bunları kendi işlerime yansıtmak açısından yeni kişisel bir deneyim elde etmiş oldum.

Mezun olur olmaz da İstanbul’a geri dönüyorsunuz zaten.

Hızla İstanbul piyasasında neler yapılabilir diye düşünerek İstanbul’a adım attım gerçekten de. Benzer düşüncelere sahip olduğum bir çok sanatçı ile bir araya gelerek Signs of Time isminde bir insiyatif grubu kurduk. İnsiyatifteki sanatçılar; HUO Rf, Sena, Burak Ata, Ecem Yüksel ve SABO yani ben. (Gülüyor.)

Bu zaman fikri nereden çıkıyor?

Şöyle; ben ilk defa İstanbul Art Sümer Galeri’de sergi açtığımda henüz dialog kurmadığımız ama sosyal medyadan takip ettiğimiz üç farklı sanatçının da paralel sergileri olduğunu gördük. Bu kesişme sebebi ile tanışınca altı kişiden oluşan bir insiyatif kurmuş olduk. Birçok yerde sergiler açtık. Birbirimize benzememizin getirdiği bir ortak çalışma gerçekleşti kısacası. Zaman meselesi ve insiyatifin ismi de tam da bu karşılaşma sebebiyle aklımıza yattı.

Sizin kendi işlerinizde zamanı ilk ele alışınız mı?

Zaman konusu benim hep ilgimi çekiyordu. Time Machine benim ikinci kişisel sergim, öncesinde açtığım Paracetamol sergimde de zaman konusu vardır. Çünkü korkularım, anılarım gibi bana dönük esintiler barındırıyordum. Ama Time Machine daha spesifik bir sergi oldu tabii. Bütün projenin oluşma süreci iki seneyi buldu. Eskiz defterlerimde aldığım notları ve çizimleri göstererek bir sanatçı konuşması yaparak bu sergiye yön verdiğimi söyleyebilirim.

Defterler sergide de var…

Evet bu defterlerin görülmesi gerektiğini düşündüm. Bu defterler aracılığı ile ben kendi kişisel geçmişimde yolculuğa çıkmış oldum. Sergideki el yapımı kitap da böyle bir çıkış noktasının ürünü. Sıfırdan bir kitap yaparken ve eski notlarım arasında gezerken geçmiş ve gelecek arasında yolculuğa çıkmış oldum. Zaman yolculuğu hissi bu defterlerin neticesi diyebilirim.

Ben de tam Time Machine [Zaman Makinesi] ismine nasıl karar verdiniz diye soracaktım.

Bu kitapların kapağının arkasında bir cep var. Ben bu ceplerden birine bir eskiz kağıdı yerleştirdim. Zaman makinası formunda bir eskiz. Fiziksel olarak bir zaman makinası olsaydı nasıl bir formda olurdu diye düşünerek hazırladım. Böyle uydu gibi görünen, ilk zamanda yolculuk filmlerini bana anımsatan… Bir de ben işlerimi yaparken kurgu ve üretim süreci aynı anda ilerliyor. Roman yazmak gibi düşünüyor, bundan besleniyorum.

Siz zaman makinasıyla yolculuk yapsanız nerelere giderdiniz?

Açıkçası her ana gitmek isterdim ama uzun zamanlar değil. Google Earth’de nasıl her yere bakıyoruz ve sonra güvenli olduğumuz alana dönüyoruz. Onun gibi incelemek isterdim tüm merak ettiğim anları.

Türkiye’de ya da İstanbul’daki sanat ortamı hakkındaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyim?

İstanbul’daki sanat ortamı ve piyasasının daha farklılaşması ve değişmesi gerektiğini düşünüyorum açıkçası. Daha atak hareketler yapılabilir, daha farklı mekanlar açılabilir. Tabi bunun için de yatırım gerekiyor. Bu yatırımı yapmadan Avrupa’daki ve dünyadaki iyi örneklere bakılabilir ve buna göre davranılabilir.

Ufukta yeni projeler var mı?

10 Temmuz’a dek bu sergi devam edecek ve bu süreçte yapmak istediğimiz bir sergi turu olacak. Söyleşiler eklemeyi de düşünüyoruz.

Son olarak neler okuyan bir sanatçısınız?

Bahsettiğim kurgu dünyamın gelişmesi için kurgu roman ve dizileri takip etmeyi seviyorum. Bu süreçte de işlerime muhakkak yansıyordur, isim verirken, üretirken, gündelik hayatımdaki bakışımda.


Merak edenler için Signs of Time’ın tanıtım metni:

 It is not a coincidence ‘Signs of Time’ is standing by itself as an artist initiative with the support of only by artists. Realized its first exhibition at Galerist on 2013 July with the collaboration of artists HUO Rf, Merve Morkoç and Sena, the artist group’s existence in the contemporary art scene has an important aspect. Because today, this group shows us it is possible to stand alone with the support only by themselves. On the other hand, Signs of Time also reveals that it is possible that an artist is capable of standing alone and creating. In signs of Time team, artists can curate and evaluate their shows, while they can also find galleries and venues to display their works. This is the total opposite attitude of an artist, who is attached to a gallery. With this attitude, the Signs of Time artists are supporting their own artistic development in freedom and this is the most important aspect of this group. Today, it is a vital need for contemporary art scene, to witness such a group, which consists of artists who are self-sufficient for their own creation. This approach gives artists freedom and this freedom also brings an environment that many Turkish artists are willing to live in. On the other hand, the group also gives us a brief point of view on the evaluation of artists’ works created in a free environment. As a result, Signs of Time proves us that an artist needs only an artist to survive and create.

At first, the project came to life when the three young artists, who are supported by Taner Ceylan, came together to create a common platform expressing their artistic beliefs and their anxieties. However, today it convinces that it is more than a project and let the artists to reach their goal, which is to declare their independence in light of the change that is taking hold of their generation and heralding a new era. The artist group shows us that it is not necessary to be attached to a gallery to display their works to public and by this, they open a new era to evaluate the free creation of art works.The new era of Signs of Time continues with a new exhibition and with new names, such as Burak Dak, Burak Ata and Sabo.

Exit mobile version