Site icon Terrabayt

İlk İnsan Sanatçıydı

Kuşkusuz ilk insan bir sanatçıydı.

Böylesi bir önermeyi ortaya koyacak olan bir paleontoloji bilimi ancak estetik eylemin her zaman toplumsal olandan önce geldiği varsayımı üzerine kurulabilir. Kaplan-ata karşısında totemik merak eylemi cinayet eyleminden önce gelmişti. Hayal kurma ihtiyacının her türlü faydacı ihtiyaçtan daha güçlü olduğunu akılda tutmak önemlidir.  Bilimin dilinde bilinmezi anlama zorunluluğu bilinmeyene dönük her türlü arzudan önce gelir.

İnsanın ilk ifadesi tıpkı ilk düşü gibi estetikti. Söylem bir iletişim talebinden ziyade şiirsel bir yakarmaydı. Ünsüz harflerini bağıran ilk insan; trajik durumuna, kendi öz farkındalığına ve boşluk karşısındaki çaresizliğine karşı huşu ve öfke haykırışlarıyla bunu yaptı. Filologlar ve göstergebilimciler, ister sesler ister jestler olsun işaretler aracılığıyla iletişim kurma yeteneği olarak tanımlandığında dilin hayvansal bir güç olduğunu kabul etmeye başlıyorlar. Sıradan bir güvercinin dişisinin etrafında döndüğünü izleyen herkes onun ne istediğini bildiğini bilir.

Dildeki insan edebiyattır, iletişim değil. İnsanın ilk yakarışı bir şarkıydı. İnsanın komşusuna ilk seslenişi bir güç ve acizlik yakarışıydı, bir bardak su ricası değil. Hayvanlar bile nafile bir şiir çabasına girişir. Ornitologlar horozun ötüşünü coşkulu bir güç patlaması olarak açıklar. Gölün üstünde yalnız süzülen dalgıç kuşu kiminle iletişim kuruyor? Köpek bir başına aya ulur. İlk insanın bir iletişim eylemi olarak ve ancak günlük işini tamamladıktan sonra mı güneşe ve yıldızlara Tanrı dediğini söyleyeceğiz? Mit avdan önce geldi. İnsanın ilk söyleminin amacı bilinmeyene hitap etmekti. Davranışının kökeni sanatsal doğasında yatıyordu. Nasıl ki insanın ilk söylemi faydacı hale gelmeden önce şiirseldi, insan baltadan önce ilkin çamurdan bir put yaptı. İnsan eli, sopayı mızrak olarak atmayı öğrenmeden önce çizgi çizmek üzere sopayı çamurun üzerinde gezdirdi. Arkeologlar balta başının balta başlı puttan geçmiş olması gerektiğini söylüyor. Her ikisi de aynı katmanda bulunduğundan eş zamanlı olmaları gerekirmiş. Belki taştan balta başlı idolün balta aletleri olmadan oyulamayacağı doğrudur ancak bu zamansal değil teknik bir ayrımdır çünkü çamur figürü hem taş figürü hem de baltayı öncelemiştir. (Çamurdan bir figür yapılabilir ama balta yapılamaz.) Elle ilkin çömlek değil Tanrı imgesi yapılmıştı. İnsanları, ilk insanın heykel yapmadan önce çanak çömlek yaptığına inandırmaya çalışan günümüz antropolojisinin materyalist yozlaşmasıdır. Çömlekçilik medeniyetin ürünüdür. Sanatsal edim ise insanın doğuştan gelen şahsi hakkıdır.

İnsan arzularının en eski yazılı tarihi dünyanın anlamının toplumsal edimde bulunamayacağını kanıtlıyor. Yaratılış kitabının (Genesis) ilk bölümünü incelemek insan düşüne daha iyi bir anahtar sunacaktır. Arkaik yazar; ilk insan Adem’in dünyaya bir emekçi olarak, sosyal bir hayvan olarak gönderilmiş olmasını tasavvur edemezdi. Yazarın yaratıcı dürtüleri ona insanın kökeninin bir sanatçı kökeni olduğunu söyledi ve onu, ilahi vahyin en yüksek duyarlığında, doğru ve yanlışın bilgisinin ağacının yakınına, bir Cennet Bahçesi’ne yerleştirdi. Yazar ve dinleyicilerine göre insanın düşüşü, sosyologların iddia ettiği gibi Ütopya’dan mücadeleye veya dindarların bizi inandırmaya çalıştığı gibi Lütuf’tan Günah’a düşüş değildi. Adem; Bilgi Ağacı’ndan yiyerek yaratıcı yaşamı aramış, Rashi’nin deyimiyle Tanrı gibi “dünyaların yaratıcısı” olmak istemişti; bunun karşılığında kıskanç bir cezanın sonucu olarak zahmetli bir yaşama mahkum edildi.

İnsanın düşüşünün anlamını yaratıcının hayatını yaşayamamamızda bulmak mümkündür. Bu, bolluk içinde bir yaşamdan ziyade iyi yaşamdan bir düşüştü. İşte tam da bu noktada bugünün sanatçısı, ilk insana dair hakikate paleontologdan daha çok yaklaşmaya çalışır, zira ilk insanın işleviyle ilgilenen ve yaratıcı haline ulaşmak için çabalayan şair ve sanatçıdır. İnsanın ressam ve şair olmaya yönelik görünüşte çılgınca dürtüsünün mantığı ve açıklaması, düşüşüne karşı bir meydan okuma ve Cennet Bahçesi’nin Ademine dönme iddiası değilse nedir? Zira sanatçılar ilk insanlardır.


Barnett Newman, Tiger’s Eye (New York), No.1 (Ekim 1947), ss. 59-60. Yazıyı Tahsin Aladağ çevirdi, Öznur Karakaş çeviriyi redakte etti.

Ana Görsel: Barnett Newman, Genetic Moment, 1947

Exit mobile version