Site icon Terrabayt

İklim Değişikliğiyle Birlikte Kadınlara Yönelik Şiddet Artıyor

Bangladeş'te Cox Bazar'da yer alan mülteci kampında oynayan çocuklar. Kız çocu are at a high risk of sex trafficking after a natural disaster such as flooding. (UN Women Asia & the Pacific)


Uluslararası Doğayı Koruma Birliği’nin (IUCN) yeni araştırması, iklim değişiminin kadınları cinsel şiddete karşı daha kırılgan bir hale getirdiğini gösteriyor. Kıtlık gibi iklim değişiminin yarattığı olumsuzluklar, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ve kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddeti besliyor.



Uluslararası Doğayı Koruma Birliği’nin iki yılda hazırladığı rapor, iklim değişikliğinin kadınlara yönelik şiddete etkilerini inceleyen en geniş ve en kapsamlı araştırma.

IUCN’nin genel müdürü Grethel Aguilar, “Bu çalışma, insanlığın doğaya verdiği zararın, bütün dünyada kadına yönelik şiddeti tetiklediğini gösteriyor. Uzun zamandır gözden kaçan bir bağlantı bu. Bu çalışma, çevreye dönük zararın ve her türden toplumsal cinsiyet temelli şiddetin durdurulmasına yönelik adımların ne kadar acil olduğunu gösteriyor” diyor.

Dünya çapında, aşağı yukarı 12 milyon kız çocuğunun artan doğal felaketler sonucu zorla evlendirildiği düşünülüyor. Ayrıca iklim temelli felaketlerin ücretli sekse zorlama amaçlı kadın ticaretini %20-30 oranında artırdığı görülüyor.


 İklim Krizlerinde Kız Çocukları Zorla Evlendiriliyor

Raporda iklim felaketlerinin yol açtığı kıtlık ve açlık gibi durumlarda, kız çocuklarının zorla evlendirilme oranlarının arttığından bahsediliyor. Malawi bu durumun yaşandığı bölgelerden biri. Ntoya Sande, 13 yaşında sel sonucu toprağını kaybeden bir ailenin, bu durumla başa çıkmak için zorla evlendirdiği kız çocuklarından biri. Etiyopya ve Güney Sudan’da da kıtlık zamanlarında kız çocukları büyük baş hayvan karşılığı satılıyor.

Uluslararası Plan isimli STK’nın Asya bölgesel direktörü olan Juliana Schmucker, iklim krizlerinde çocuk evliliklerinin ve zorla evlendirmelerin ciddi oranda arttığına dikkat çekiyor.

Dünya çapında, aşağı yukarı 12 milyon kız çocuğunun artan doğal felaketler sonucu zorla evlendirildiği düşünülüyor. Ayrıca iklim temelli felaketlerin ücretli sekse zorlama amaçlı kadın ticaretini %20-30 oranında artırdığı görülüyor.


Doğal Kaynaklara Erişimin Azalması Cinsel Şiddet Riskini Artırıyor

Kaynakların, iklim değişikliği dolayısıyla tükenmesi de kadına yönelik şiddeti tetikliyor.

Afrika kıyılarında yaşayan kadınlar, iklim krizi sonucunda okyanuslarda ve denizlerde balığın azalmasından olumsuz etkileniyor. Balıkçıların paranın yanı sıra artık seks de talep etmeye başladığından yakınıyorlar.

Oxfam’ın küresel toplumsal cinsiyet eşitsizliği raporunda da görüldüğü üzere, eve su taşımak genelde kadınların ve kız çocuklarının işi. Kendi bölgelerinde kuraklık dolayısıyla su kaynaklarının kuraması, kadınları su aramak için daha da uzaklara gitmeye zorluyor. Bu seyahatlerde kadınların cinsel şiddete maruz kalma riski artıyor. Ateş yakmak için odun toplamak da yine kadınların yaptığı işlerden biri. Ormanlık arazilerin azalmasının da bu yüzden benzer etkileri var.

Afrika kıyılarında yaşayan kadınlar, iklim krizi sonucunda okyanuslarda ve denizlerde balığın azalmasından olumsuz etkileniyor. Balıkçıların paranın yanı sıra artık seks de talep etmeye başladığından yakınıyorlar. IUCN’nin araştırmasına göre, Kenya’nın batısında bu sistem oldukça yaygınlaşmış durumda. Buna bir isim bile konmuş: Jaboya sistemi.

Kongo’da yasa dışı odun ve kömür ticareti cinsel sömürüyle bağlantılı, Kolombiya ve Peru’da ise yasa dışı madenler seks trafiğinin artmasıyla ilişkili.

Kadınların tarımsal üretimden sorumlu olduğu yerlerde, beklenmedik doğal felaketler ve iklim değişimleri, toplumsal yapıyı derinden etkiliyor, hasat elde edilemediğinde kadına yönelik şiddet, bilhassa ev içi şiddet artış gösteriyor.


Toplumsal cinsiyet normları şiddeti besliyor

Bu ayın başında yayımlanan UNDP küresel toplumsal cinsiyet eşitsizliği raporu, toplumsal cinsiyet sterotiplerinin kadınların elde ettiği kazanımların uygulanmasına mâni olduğundan bahsediyordu.  Toplumsal cinsiyet normlarıyla mücadele etmenin bu topluluklarda da kadınlara dönük ayrımcılıkla mücadelenin en önemli ayaklarından biri olduğu görülüyor. “Dini liderler, erkeklerin kadınlara şiddet uygulama hakkı olmadığını açıkça söylediğinde çok ciddi bir başarı elde ettik,” diyor World Vision organizasyonunun sözcüsü Dirk Bathe.

İklim Adaleti için Kadınlar ağından Gotelind Alber, Bangladeş’te sel sonucunda kadınların daha çok öldüğünü söylüyor. Bunun nedeni kadınların acil durumlarda erkeklerle birlikte sığınaklara girmek istememesi. Sığınaklar genelde oldukça dar olduğundan kadınlar erkeklerle yüz yüze beklemek veya onlarla aynı tuvaletleri kullanmak istemediklerinden acil durumlarda sığınaklara gitmiyorlar.


Çevre Aktivisti Kadınlar Ölüm ve Tecavüz Tehdidi Alıyor

Çevre hakları için mücadele veren kadınların ölüm ve tecavüz tehditleri aldıkları da raporda kaydedildi. Batı’da da bu alanlarda çalışan kadınların sosyal medyada benzer tehditlere maruz kaldığı görüldü.

IUCN’nin dünya çapında toplam 300 STK’dan gelen yanıtları derleyen araştırmasında, katılımcıların 10’da 6’sı, çevresel tahribatın görüldüğü yerlerde yaşayan kadınların, kadın çevre hakları savunucularının, çevre krizleri sonucunda göç etmek veya başka ülkelere sığınmak zorunda kalan kadınların cinsiyet temelli şiddete maruz kaldığını belirtti.

Kaynak: BBC Haber. 2010 yılında Pakistan’da yaşanan sellerde yerinden edilenlerin %70’inden fazlası kadın ve çocuktu.

Gerçekten de Alber Batılı endüstriyel toplumlarda da bu eşitsizliklerin mevcut olduğunun altını çiziyor. Almanya’nın İklimi Koruma Planı’nda CO2 ücretlerinin artırılması öngörülüyor. Ancak çevreciler bunun bilhassa yoksul insanları etkileyeceğini belirtiyor. Bu yoksul insanların arasında çoğu kadın olan emekliler ve tek başına çocuk yetiştiren ebeveynler var.

Bu önemli ve kapsamlı araştırmanın bulguları, iklim değişimiyle toplumsal cinsiyet perspektifi olmaksızın başa çıkılamayacağını gösteriyor. Savaşlar gibi iklim değişimi temelli doğa felaketlerin de kadınları ve kız çocuklarını daha fazla etkilendiğini gösteren bu çalışmanın Batı ülkelerinde de toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dair çıkarımları olması ayrıca çarpıcı. Batı’da toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlandığı yanılsaması, bu tarz sorunların sadece uzak ve egzotik toplumları ilgilendiren mevzular olduğu fikrini pekiştiriyor. Rapor ise koşullar oldukça farklı olsa da hem Batı’da hem de Batı dışı toplumlarda iklim değişiminin kadınları erkeklere nazaran daha çok etkilediğini göstererek bu sorunun küresel boyutuna dikkat çekiyor.


Ana görsel: Bangladeş’te Cox Bazar’da yer alan mülteci kampında oynayan çocuklar.

Kız çocukları ve kadınlar, sel gibi doğa felaketlerinin ardından ücretli sekse zorlama amaçlı kadın trafiğine maruz kalma riskiyle karşı karşıya kalıyor (BM Kadın Birimi, Asya & the Pasifik)

Exit mobile version