Site icon Terrabayt

Filozof Lucien Sève Covid-19’dan Yaşamını Yitirdi

Paris, le 17/04/03,Le philosophe Lucien Sève (c)Francine Bajande


Komünist filozof Lucien Sève 23 Mart Pazartesi 93 yaşında Antoine-Béclère de Clamart (Hauts-de-Seine)’da Covid-19’dan hayatını kaybetti. Louis Althusser ve Roger Garaudy gibi komünist partiye bağlı diğer düşünürlere göre çok daha az tanınmış olan bu parlak yazar – yayınları arasında en başta Marxisme et théorie de la personnalité [Marksizm ve Kişilik Teorisi] (1969); Communisme: quel second souffle? [Komünizm: Hangi İkinci Soluk?] (1990); ve daha da önemlisi, tamamlamaya ömrünün vefa etmediği, çok ciltli Penser avec Marx aujourd’hui [Marx’la Bugün Düşünmek] (2004-2019) başlıklı derlemesi vardır – Karl Marx’ın eserinin duayen bir uzmanı olarak, bizzat dahil olduğu ve yenilenmesine büyük katkısı olan bir düşünce akımının fikirler tarihine kalıcı bir iz bıraktı.

Komünist tarihçi Roger Martelli Sève’in ardından “çok az insan entelektüel ve militan yaşamım için bu kadar öneme sahiptir” diye yazdı, “Marx külliyatına vukufu ve sivri eleştirisi pek çok nesli kendisine hayran bırakmıştı”. Pek çok militan komünist ve eleştirel sol entellektüelle birlikte Fransız Komünist Parti genel sekreteri Fabien Roussel de onu ölümünün ardından anarken şöyle söyledi: “Komünist partisini ömrünün sonuna kadar düşünceleri ile beslemiş olan bir entelektüel olarak Sève güncelliğini hiç yitirmeyen bir marksist düşünceyi ayakta tutmuştu”.

9 Aralık 1926’da Chambéry’de doğan Lucien Sève’in yaşamı Komünist Parti’nin yaşamı ile kol koladır. Parlak bir öğrenci olarak 1945’te Paris’te Ecole normale supérieure (ENS)’e alınır. Orada Komünist Partiye üye olur. Bruxelles lisesinde dillere destan bir hoca olarak tanınır. Lakin, fikirlerinden ötürü hızlıca görevden alınacaktır: Fransız elçiliğinde Marksizm lehine yaptığı konuşmalar kuvvetle yerilir. HauteMarne’a sürüldüğünde siyasi angajmanının hakkını vermeye adar kendini. Özellikle partinin uydu yapılarında, her konuya müdahil olan bir komünist militana dönüşür.


Sıkı Bir Stalinizm Eleştirmeni

1952 ile 1953 yılları arasında Lucien Sève Cezayir-Batna’da, çok eski disiplinli metruk bir taburda askeri görevde bulunur. Tarihçi Jacques Girault’ya göre eziyetlerle dolu zor bir deneyim olur bu. Şehre döner dönmez, öğretmenlik mesleğinin yanı sıra, Komünist Parti merkezinde faaliyetlere başlar. 1957’de Saint-Charles lisesine atanarak Marsilya’ya yerleşecektir. Bu dönemde komünist parti pek çok entellektüeli çeken ele avuca gelmez bir siyasi güçtür. Stalin dönemi, diktatörün ölümünün ardından 1953’de çatırdar. Sovyetler Birliği’ndeki 20. Parti kongresi Stalin’den  uzaklaşma sürecinin başlangıcı olur.

Lucien Sève o sıralarda henüz mahir ve sıkı bir Stalinizm eleştirisinin yazarı olarak ortaya çıkmamıştır. Hatta komünist öğrenciler Birliği içindeki genç muhaliflere karşı bir pozisyon alır – bu grup partinin “italyan modeli”ne, yani entelektüel açıklık ve demokratik bir ruha evrilmesini umut etmekte idi. “1956 yılında Lucien, eleştirinin ferâgatle karıştırılmaması gerektiğini düşünenler arasında yer alarak bir dönemin trajedisini öngörüyordu. Komünist Parti’deki yoldaşlarının pek çoğu gibi o da oportünizmin esas tehlike olduğunu düşünüyordu”, Martelli böyle söylüyor.

O güne kadar, partinin genel komitesinde bulunmasına karşın, geri planda kalan Sève, 1960’ların sonunda, dönemin Komünist Partisi’nin resmi filozofu olarak görülen ve bir tür marksist hümanizmi savunan Roger Garaudy ile zıtlaşarak gün yüzüne çıktı. Lucien Sève’e göre bu seçenek Marx’ın düşüncesinin doğasına uygun değildi. Louis Althusser’in çevresine dahil olmadan Sève incelikli bir Marx okumasına girişip, Marx’ı “açıklık arzusu” fikri ile bir araya getirdi.

1970’ten itibaren partinin sürekli üyesi olmuştu. Paradoksal bir biçimde tam da bu noktada partiyle mesafelenmeye başladı. Bu süreç, “yeniden kuruluşçular” denen komünist eleştirmenlere katılmasına yol açacak ve topluluğun önde gelen figürlerinden biri olacaktı. Sonuçta, “iç düşman” olarak yaftalandı, “tasfiyeci bir komplonun” temel taşı oldu. Lucien Sève son noktaya kadar -üstelik 2012’da Komünist Parti’yi terk etmişti- komünist düşünceye katkı sunmayı sürdürdü. Marksizm ve marksizmin entelektüel mirasını,”marksiyen komünist hedef” olarak adlandırdığı şeyin geçerliliğini savundu.”


Abel Mestre’nin le Monde’da yayımlanan taziye yazısını H. İlksen Mavituna Türkçe’ye çevirdi.

 

 

Exit mobile version