Site icon Terrabayt

Dubstazz’dan Vaporwave’e Yeni Veya Fazla Bilinmeyen Müzik Türleri


Müzik türleri (genre) sevsek de sevmesek de müzik üzerine konuşurken öyle ya da böyle başvurduğumuz adlandırmalardan biri. Buna sadece müzik endüstrisinin ya da müzik eleştirmenlerinin mi ihtiyacı var yoksa hepimiz ucundan kıyısından bu kategorileştirme sürecinin bir parçası mıyız tartışması bir yana, 2000 sonrası, bilhassa son on yılda ortaya çıkan, kimisi de kıyıda köşede kalmış müzik türlerinin bir kısmına göz gezdirelim.


Lowercase

Roden, her şeyin daha da “büyük” ve “gürültülü” olmaya başladığı bir zamanda “havlamayan şeylere” alan açmak istediğini belirtiyor.

Steve Roden tarafından yaratılan lowercase türü, ortam -ambiyent- seslerini ve gündelik yaşamda arka planda her daim çalan ama dikkat etmediğimiz seslerin saha kayıtlarından örnekleri birleştiren bir tür. Ayrıca sessizlikten de parçalarda epey faydalanılıyor. Minimalist sanatçı Steve Roden’in bu mini genre’ı, Vice dergisiyle yaptığı bir röportajda Forms of Paper isimli albümünü lowercase olarak tanımladığında ‘yanlışlıkla’ yarattığı söyleniyor. Sanatçı aslında ‘küçük harfler’ anlamına gelen bu ifadeyi müziğinin cafcaflı olmasını istemediğini ima etmek için kullanıyor. İlk olarak “Kütüphane için Sanat” sergisi için oluşturulan Forms of Paper, Los Angeles Devlet Kütüphanesi’nin Hollywood ayağında sergilendi. Kompozisyon, işlemden geçirilmiş kitap sayfalarının seslerinden oluşuyor. Vice dergisinin röportajında Roden derdinin kompozisyondan ziyade dinleme deneyimi olduğunu söylüyor. Popüler kültürde yaşanan gelişmelerden uzaklaşarak farklı bir dinleme deneyimi yaratmak istediğini belirten sanatçı, her şeyin daha da “büyük” ve “gürültülü” olmaya başladığı bir zamanda “havlamayan şeylere” alan açmak istediğini belirtiyor. Dinlediğinizde sizin de aklınıza Brian Eno’yu mu getirdi? Çok doğal, Roden gerçekten de Eno’dan etkilenmiş.


Dubstazz

Dubstep ve DJ elinden çıkma elektronik müziğin geleneksel cazla ve blues unsurlarıyla birleştirilmiş hali olarak tanımlıyor Virgin bu müzik türünü. 1990’lar Londra’sında ortaya çıkan dubstep, 2-adımlı garage remix’lerine dayanıyor. Zamanla buna yeni seslerin eklenmesiyle dubstep türü ortaya çıkmış.

Baeble‘ye göre, uzun bir süre EDM’nin bir alt-türü olarak bilinen dubstazz elektronik dubstep türüyle caz -daha doğrusu Jazztronika- türünü birleştiriyor. Böylece EDM’den daha sofistike ve katmanlı sesler elde ediliyor. Pretty Lights bu türün en iyi örneklerini veren gruplar arasında. Bunu beğendiyseniz Free the Robots’u da deneyebilirsiniz.


Vaporwave

Bu hiç kimse ve herkes oluşu çağrıştıran estetiğin ve alışıldık melodilerin sonsuzca yavaşlatılmasının yarattığı boşluğa düşme hissinin tüketim kültürüne dönük bir eleştiri olduğu iddia edilir.

Vaporwave, sevsek de sevmesek de geçen on yılın en ilginç türlerinden biri. Bunun nedeni muhtemelen pek çok açıdan zamanın ruhunu yansıtması. Literatüre biraz baktığımızda vaporwave’ın tuhaf nostaljisinin zamanın ruhuyla ilişkisine kafa yoranların çok olduğunu görüyoruz.

2011 yılında ortaya çıkan bu tür, video oyunlarının seslerini ve asansör müziği tabir edebileceğimiz muzak’ları, glitch elektronik ve ambiyans elektronik müzik arasında kalan füzyonlar yaratmak üzere miksliyor. Tamamen sample’lar üzerine yapılan müzik tuhaf bir kolaj veya parodi gibi görünüyor. 80’lerin ve 90’ların yaygın temalarından oluşan videoları arkaplan olarak alarak bir sample’ı tanınmaz hale gelene kadar yavaşlatıyor vaporwave sanatçıları.

Redmond Bacon’ın vaporwave estetiği üzerine kaleme aldığı kapsamlı yazıda bu estetiğin temel bileşenleri sıralanıyor: anime, siberpunk, 90’ların sonuna ait web tasarımları, ikiz kulelerin görüntüleri, internetin ilk yıllarında kullanılan mesaj panoları, 3D-nesnelerin yorumları, Yunan heykelleri, şehir manzaraları, takım elbiseli adamlar, IKEA elinden çıkma iç mekan tasarımları, havaalanı barları, şirket logoları, ilk bilgisayar oyunlarından, bilhassa NES ve Nintendo oyunlarından görüntüler, alışveriş merkezleri.

Gerçekten de bu türü dinlerken kendinizi kent mekanında anonim bir şahıs gibi hissediyorsunuz. Spa’da, asansörde, spor salonunda, AVM’de herhangi biri gibisiniz; kentin bu mekanlarıyla özdeşleşmiş tanıdık melodilerin alışılmışın dışında kullanımları bir an boşluğa düşürüyor insanı, ilk video oyunlarına mahsus iki boyutlu düzleme geçiyorsunuz sanki aniden, bir oyun karaktersiniz artık. Bu hiç kimse ve herkes oluşu çağrıştıran estetiğin ve alışıldık melodilerin sonsuzca yavaşlatılmasının yarattığı boşluğa düşme hissinin tüketim kültürüne dönük bir eleştiri olduğu iddia edilir.

Bacon ise parodi yoluyla bu etkiyi yaratan türün benimsediği ironinin günümüz meme kültürünü yansıttığını düşünüyor. Neyin samimi neyin ironik olduğunun belirsizleştiği bu zeminde sağlıklı bir eleştiri imkanının mümkün olup olmadığı sorusu ise vaporwave ile online kültüre dair eleştirilerin ortak noktası.


Folktronika

Folktronika türünü elektronik, folk ve akustik müzik karışımı olarak nitelemek mümkün. Tanımı kolay gibi gelse de bu tür bünyesinde inanılmaz bir çeşitlilik barındırıyor. Britanyalı Bibio grubundan İsveçli Wintergarten’ın Sommarfågel gibi çeşitli şarkılarına kadar uzanan geniş bir yelpazeyi bünyesinde barındırıyor; bu tür içerisinde yer alan diğer, daha meşhur örnekler ise Alt-J ve Animal Collective.

Sanctuary Productions bu türün temel unsurlarını müzik kutusu, akustik davullar, elektronik davul sample’ları, glokenspiel, çoklu sintesayzırlar ve piyano akordeon olarak sıralıyor.


Cute Metal (Kawai Core)

Heavy metali anime ve korku öğeleriyle birleştiren bu tür, metal müzikle J-Pop (Japon popu) karışımı. Vaporwave gibi 2010’ların başında ortaya Cute Metal, J-pop melodilerini metalin karanlık imgelemiyle bir araya getiriyor. Japon metal grubu Babymetal’le anılan bu tür, Japon Kawai kültürünün ‘şirin’ temalarını, liseli kız ve anime tarzını karanlık bir estetikle sunuyor.

Kawai kültürüne ilginiz varsa göz gezdirmenizde fayda var.


 

Exit mobile version