Site icon Terrabayt

Althusser’in Temel Fikirleri ve Bunların Edebi ve Siyasi Bağlamı

Althusser bir Marksistti ancak o, Marx’ın ilk çalışmalarına odaklanan çoğu sol düşünürün aksine, daha çok “bilimsel-kuramcı” ve Feuerbach ve Hegel’in etkisi olan erken dönem hümanizminden uzaklaşan sonraki Marx anlayışını benimsemiştir. Ona göre 1845’ten itibaren Marx’ta radikal bir “epistemolojik kopuş” yaşanmıştır. Şimdi Althusser’e Marksizm bağlamında bakalım.

Althusser ve Marksizm

Althusser’in antihümanizminin anlaşılması gereken arka planını kavramak önemlidir. Sovyetler Birliği Yirminci Parti Kongresi 1956 yılında Destalinizasyon sürecini başlatmış ve hümanist bir marksizme doğru ilerlemiştir. Nikita Kruşçev “Gizli Söylev“inde Stalin’in kişilik kültünden ve onun diktatörlük yöntemlerinden bahsetmiştir. Bu Marksistler, Sovyet Stalinizmine ve ayrıca Çin’de ortaya çıkan Maoist Marksizme karşı koymak için daha insancıl alternatifler arıyordu. Fransız Komünist Partisi’nden (PCF) birçok lider, aralarında sosyalistler, Hıristiyanlar ve varoluşçuların da bulunduğu çeşitli gruplar arasında diyalogun başlatılmasına katkıda bulunmuştur.

Althusser, onlarla aynı safta olmak istememiştir. Kendisini “anti-hümanist” olarak tanımlamıştır. Marksizmi bir toplum bilimi olarak görüyordu: “Tıpkı Thales’in matematiği kurmasının Platoncu felsefenin doğuşuna ‘yol açması’ gibi, tıpkı Galileo’nun fiziği kurmasının Kartezyen felsefenin doğuşuna ‘yol açması’ gibi, Marx’ın tarih bilimini kurmasının da teorik ve pratik anlamda devrimci yeni bir felsefenin, Marksist felsefenin ya da diyalektik materyalizmin doğuşuna ‘yol açtığını’ ekleyebilirim.”[1]Althusser; Marksistlerin, Marx’ın radikal bir sosyal değişim görüşünü savunduğu tarih anlayışına (“tarihsel materyalizm”) yönelik bilimsel yaklaşımını göz ardı ettiğini düşünüyordu. Aslında Althusser, Marx’ın kendisinin de bunun tam olarak farkında olmadığını belirtir. Althusser, Marx’ı yeniden okumak ve teorilerini de hümanist yorumların ötesine geçecek şekilde genişletmek istiyordu.

Althusser ve Yapısalcı Marksizm

Yapısalcılar, bireysel deneyimleri toplum yapısındaki gücünün dışında belirlenmiş olarak görmezler. Althusser de yapıların bireyleri etkilediğine inanıyordu. Bireysel eylemlerin devletin egemen ideolojisinden nasıl etkilendiğini göstermek istiyordu. Bireyler kendi bireysel eylemlerini gerçekleştirirken “bir başlangıç olmaksızın devam eden” durumdadır. Başka bir deyişle, bireysel eylemler özgür irade ya da failliğin sonucu olarak değil, aksine her zaman ve halihazırda daha büyük toplumsal yapılara ve etkilere bağlı ve bunların bir parçası olarak gerçekleştirilmiştir. Marx gibi, o da bireysel eylemliliğin tarihsel süreçler tarafından dahil edildiğine ve tarihin kendisinin de “öznesiz bir süreç” olarak görüldüğüne inanıyordu. Bu bağlamda Althusser, Marx’ın Alman İdeolojisi‘nde söylediği sözü daha da genişletmiştir: “Ahlakın, dinin, metafiziğin, ideolojinin çok daha fazlasının… bunların bir tarihi ve gelişim süreci yoktur”.

Althusser, teleolojik olmayan bir tarih görüşünü savunmuştur. Yani, bir sona veya hedefe (Yunanca telos kelimesi) doğru aşamalı olarak gelişen tek doğrusal bir tarih kavramına inanmıyordu. Herhangi bir noktada bir toplumun sosyal oluşumu, egemen üretim şeklinden ortaya çıkan İdeoloji ve Devletin İdeolojik Aygıtları’ndan etkilenir. Bu toplumsal oluşumlar, üretim şekline bağlı olarak ve iktidardakilerin çıkarları doğrultusunda değişir. Althusser’in konuyla ilgili ilk makaleleri Marx İçin (1979) adlı kitapta yayımlanmıştır. Pek çok kişi bu kitabı Yapısalcı Marksizmin temel bir parçası olarak görmektedir. Ancak, yapısalcıların aksine, Althusser’inki dil temelli bir felsefe değildi. Ona göre, ekonomik yapı ve onun üretim biçimi, toplumsal oluşumlarda etkili olmuştur. Bu bakış açısı nedeniyle Althusser Marksist Yapısalcı olarak adlandırılmıştır.

Üstyapının Göreli Özerkliği

Althusser, Marksizmin bazı varsayımlarına meydan okuyarak Marksizmi (Marx ve Engels tarafından da kabul edilen) daha önceki teorik konumlarının ötesine itmiştir. Örneğin, Marksizmin ötesine geçerek toplum yapılarının yalnızca toplumun ekonomik temeliyle ilgili olmadığını savunmuştur. Burada, sosyal yapılar üzerinde etkisi olan toplumsal yeniden üretim sorununun ek bir faktörü vardır. Bu “toplumsal zamansallık” Devletin İdeolojik Aygıtları ya da DİA‘lar tarafından sağlanmaktadır. Althusser, toplumsal yapıları aşağıdan yukarıya doğru, üstyapısal düzeyde siyasi, sosyal ve dini yapılarını etkileyen tek başına bir ekonomik belirleme yoluyla anlamak yerine, ideolojinin toplumsal oluşumlarda nasıl bir rol oynadığından bahsettiğine inanıyordu. “Eklemlenme” ifadesini kullanmıştır. Ona göre üstyapı göreceli bir özerkliğe sahipti. Bir bireyin arzuları, kararları ve tercihleri, toplumsal uygulamaların etkisi altındadır ve bu da bireyi kendi fikrine göre şekillendiren bir dönemin toplumsal formasyonuyla ilişkilidir. Toplum, özne olarak bireye bir rol (forme) dayatır. Bu fikirleri ortaya atarak ve bazı Marksist varsayımları sorgulayarak Althusser, aslında Marksist teoriye yeni bir yön vermek için güçlendirici bir detaylandırma getirmiştir.

Althusser Üzerindeki Diğer Etkiler

Yapısalcıların yanı sıra Freud, Lacan ve Hegel de Althusser’i farklı şekillerde etkilemiştir. Marx gibi Althusser de ideoloji teorisinde Freud ve Lacan’dan etkilenmiştir. Kapitalizmin, kendi seçimlerimizi yapan özgür bireyler olduğumuz izlenimini verdiğini iddia etmektedir. Ancak Althusser’e göre tercihlerimiz, seçimlerimiz, arzularımız (diğerleri arasından üç isim vermek gerekirse) toplumda benimsediğimiz sosyal uygulamaların bir ürünüdür. Toplum, bizi kendi ideolojisine göre şekillendirmek ister. Özne olarak bireye bir rol (forme) yükler.

Freud ve Lacan okumalarına dayanarak, Althusser metnin zemininin altında yatan daha derin yapılara ilişkin bir anlayış geliştirmiştir. Althusser, ‘Freud ve Lacan’ (1994) adlı makalesinde bu görüşü ele alır. Marx’ın Hegel’e borçlu olduğu düşünülse de, Althusser onun Hegel karşıtı olduğunu iddia etmeye çalışmıştır. Althusser, Hegel’in dünya görüşü diyalektiğinin esasen “Absolute Spirit” (Mutlak Tin) açısından gerçekleştiğine işaret eder. Bu, dünya görüşünün diyalektiğinin iktisadi temel tarafından aşırı belirlendiği Marx’tan oldukça farklıdır. Althusser, Marx’ın tarihe “öznesiz bir süreç” olarak yaklaşımının, Hegel’in evrimleşen ve Tin kavramı tarafından yönetilen tarih anlayışını değiştirdiğini savunur.

Althusser’in Kuramcılar Üzerindeki Etkisi

Althusser’in çalışmaları diğer akademisyenler üzerinde büyük bir etkiye sahip olmuştur. Etienne Balibar (öğrencisiydi), Pierre Macherey, Jacques Derrida (kişisel olarak tanıdığı), Michel Foucault (Balibar gibi öğrencisiydi), Fredric Jameson ve Terry Eagleton gibi birçok kuramcı Althusser’in ideoloji kavramından etkilenmiştir. Juliet Mitchell ve Michelle Barrett gibi feminist kuramcılar da ataerkilliğin işleyişini anlamak için onun “genel görüş önerisi”ni kullanmışlardır.


[1] Althusser alıntısı için Işık Ergüden çevirisi kullanıldı, bkz: Louis Althusser, Marx İçin, çev. Işık Ergüden, İstanbul: İthaki Yayınları. 2015, s. 314-315. (ed.n)

Taisha Abraham’ın Indira Gandhi Ulusal Açık Üniversitesi için hazırladığı Althusser Ünitesi’nden seçilmiş pasajları Beyza Şen çevirdi.

Exit mobile version