Site icon Terrabayt

‘Genç’ ve ‘Yaşlı’ Marx

Çevirenin notu: Zamanında eski Yugoslavya’da mevcut olan ‘‘Praxis’’ felsefi okulunun önde gelen isimlerinden biri olan ve kendine özgü marksist konumuyla tanınan Gajo Petrović’in bu yazısı bir dizi meseleye ışık tutmaktadır. Bunlar o dönem popüler olan ‘Genç’ ve ‘Yaşlı’ Marx ayrımı ve marksist teorinin dogmatikleştirilmesidir. Bu kısa yazıda onların fikirlerini özetleyerek, birtakım hatalarını göstermeye çalışmaktadır.

I

Eğer “gerçek” Marx sorusunun bir anlamı olacaksa, bu ne sadece olgusal ve tarihsel ne de sadece öznel ve değerlendirme amaçlı olabilir. “Gerçek” Marx ne bir tarihsel “olgular” yığını ne de birilerinin hayal gücünün özgür bir yaratımı olabilir. O ne bir zamanlar “kendinde” var olan tamamen “nesnel” bir Marx ne de birilerinin hoşuna giden ya da yararlı bulduğu tamamen “öznel” bir Marx olabilir. İlkini açıklamak imkansızdır ve ikincisi ise birden fazla insana tekabül eder. “Gerçek” Marx, tarihin kendisine borçlu olduğu Marx’tır ve “gerçek” Marx’ın felsefesi, Marx’ın felsefi düşüncenin gelişimine yaptığı katkıdır.

II

Stalinistler ve Stalinist eleştiriyi yalnızca lafta reddederek uygulayanlar, “gerçek” Marx’ın “yaşlı” Marx olduğunu iddia ederek “yaşlı” Marx ile “genç” Marx’ı karşılaştırırlar. Genç Marx’la yalnızca tarihsel bir simge olarak, Marx’ın başlangıçtaki toyluğunun ve Hegelci ve Feuerbachçı hatalardan kademeli olarak kurtuluşunun bir kanıtı olarak ilgilenmektedirler. “Genç” Marx’a duydukları öfkeyle, “yaşlı” Marx’tan da bir o kadar uzaklaşmış oldukları gerçeğini gizlemeyi umuyorlar. Marksizm özgürlüğün felsefesidir, Stalinizm ise özgürlüksüzlüğün “felsefi” gerekçelendirilmesidir.

III

“Gerçek” Marx’ın “genç” Marx olduğu tezi, bilinç kazanan Marksist düşüncenin Stalinizme karşı ilk ve kötü düşünülmüş tepkisini temsil eder. Stalinizme taviz veren bir Stalinizm olumsuzlamasıdır. Destekçileri “genç” ve “yaşlı” Marx arasındaki karşıtlığı kabul eder ve aynı zamanda “yaşlı” Marx’ı Stalinistlere cömertçe teslim eder.

IV

Yabancılaşma teorisi sadece Marx’ın “ilk” yazılarının ana teması değildir; aynı zamanda tüm “sonraki” çalışmalarının da yol gösterici fikridir. Bir praksis unsuru olarak insan teorisi “yaşlı” Marx’ın bir keşfi değildir; bunu “genç” Marx’ta gelişmiş bir biçimde zaten buluyoruz. “Genç” ve “yaşlı” Marx esasen bir ve aynıdır: Kendine yabancılaşmaya, insan olmaktan kopmaya ve sömürüye karşı savaşan Marx; insanın tam anlamıyla insanlaşması için, insanın insani olanaklarının çok yönlü gelişimi için, sınıflı toplumun ortadan kaldırılması için ve “her birinin özgür gelişiminin herkes için özgür gelişimin koşulu” olduğu bir birliğin gerçekleştirilmesi için savaşan Marx.

V

Marx’ın temel düşüncesinin bütünlüğü, onun gelişimini engellemez. Marx’ın çalışması aralıksız bir özeleştiri, kendi görüşlerinin sürekli bir revizyonudur. “Genç” ve “yaşlı” Marx ayrımı bu karmaşık süreci sadece çok eksik bir şekilde tanımlar. Genellikle “olgun” Marx’ın Felsefenin Sefaleti ve Komünist Parti Manifestosu ile başladığı kabul edilir. Doktora tezinin Marx’ı, Ekonomik ve Felsefi El Yazmaları‘nın Marx’ı ve Alman İdeolojisi‘nin Marx’ının bir ve aynı “genç” Marx olduğu varsayılır; Manifesto‘nun Marx’ı ve Kapital‘in Marx’ı bir ve aynı “yaşlı” Marx’tır. Aslında Alman İdeolojisi‘ndeki Marx, Felsefenin Sefaleti ya da Manifesto‘daki Marx’tan oldukça farklı olarak değerlendirilmektedir. Ancak sadece “genç” ve “yaşlı” Marx arasındaki karşıtlık dayanaktan yoksun değildir; bu karşıtlığın varsaydığı Marx’ın gelişiminin ikili bölünmesi dahi şüphelidir.

VI

Marx’ın düşüncesinin temel tutarlılığı, onun her şeyi kucaklayan ve tamamlanmış bir sistem olduğu anlamına gelmez. Marx’ın düşüncesinin temel doğruluğu, onun tüm zamanlar için ebedi bir doğru olduğu anlamına da gelmez. Marx’ın çalışması açık problemlerle doludur; cevapsız sorular, nihai sonuçları olmayan arayışlar içerir. Bazı insanlar Marx’ta tam da kendisinin zorluklar gördüğü yerlerde kesin çözümler bulur. Ancak Marx için yalnızca bir soru olan şey bizim için hazır bir cevap olamaz; Marx’ın kendisinin çözüm olarak gördüğü şey bizim için bir sorun haline gelebilir. Büyük düşünürler geleceğe ışık tutarlar, ancak her kuşak kendi sorunlarına somut bir çözüm bulmak zorundadır.

VII

Bazıları hala “eski” Marx’ın sonunda felsefe ve felsefi “deyimbilim” ile yollarını ayırdığına inanıyor. Ama Marx Kapital‘in ilk cildinde burjuva toplumunu “generalin ya da bankerin büyük bir rol oynadığı, sıradan insanın [insan olarak insanın] ise tam tersine çok değersiz bir rol oynadığı” bir toplum olmakla suçlarken bu nasıl bir “deyimbilim”e tekabül eder? Ya da üçüncü ciltte, üreticilerin “insan doğasına” en uygun üretim koşulları hakkında yazdığında. Marx’ın düşüncesi, Alman İdeolojisi‘nde olduğu gibi felsefeyi açıkça reddettiğinde de, Kapital’de olduğu gibi felsefeyle sadece flört ettiğini iddia ettiğinde de felsefi bir anlam ifade eder.

VIII

Bununla birlikte, Marx pek çok açıdan yalnızca kendi felsefesine işaret etmiştir. Engels’in ve Lenin’in felsefi çalışmaları –Anti-Dühring ve Doğanın Diyalektiği, Materyalizm ve Ampiryokritisizm ve Felsefe Defterleri– bazıları tarafından Marx’a değerli bir katkı, diğerleri tarafından ise Marksizmin temel anlayışına yetersiz, tam başarısız bir karikatürü olarak görülüyor. Aslında Engels, Plehanov ve Lenin, Marx’ın felsefesinin ontolojik temellerini daha açık ve tam olarak geliştirme ihtiyacını hissetmekte haklıydılar. Bunu Marx’ın kendisi tarafından yapılabilecek düzeyde yapamamış olmaları onların suçu değildir. Kuşkusuz Marx’ın felsefesinin ontolojik-epistemolojik temellerinin geliştirilmesi hâlâ yapılmayı beklemektedir. “Saf” bir antropolojinin ya da genel ontolojik kabullerden arınmış bir “insan ontolojisinin” mümkün olduğunu düşünmek yanıltıcıdır. Genel ontoloji meselelerinin insan ontolojisinin yalnızca bir bölümü olduğu düşüncesi de tartışmalıdır.

IX

Marx’ın takipçilerinin görevi, onun düşüncesini her yönde geliştirerek ilerletmektir. Bu görevin bir yönü de yeni felsefi eğilimlerin ve olguların eleştirel bir analizi ve değerlendirmesidir. Kuşkusuz, Marksist olmayan felsefenin Marksist eleştirisi ile ona tutarsız bir şekilde boyun eğme arasındaki farkı göremeyen bazı “Marksistler” vardır. Onlar için tek tutarlı Marksist, kafasını kuma gömerek kendisi ile “görünüşte yeni felsefi okullar ve önemsiz okullar” (ve genel olarak dış dünya) arasındaki sınırları açıkça çizen Yoldaş Devekuşu’dur. Dogmatist, yeni olguların bağımsız bir analizinden kaçma çabasıyla onları basitçe eskimiş olarak etiketliyor. Yaratıcı Marksizmin onun örneğini takip etmesi için hiçbir nedeni bulunmamaktadır.


Marxist.org‘dan çeviren Abdulla Rzayev.

Ana Görsel: E. Capiro, 1849, Wikimedia Commons

Exit mobile version