Site icon Terrabayt

Düşünceye Yön Vermek İçin On İki Kural

I.

Olmaya bırakın*

Olanaklı olanı artırabildiğinizce artırın.

Maddi şeylerin, gerçek şeylerin, aynı şekilde hayali şeylerin, her şeyin her bir parçasının, her şeyin zaman içinde her bir vuku buluşunun, çelişik şeylerin, olanaksız şeylerin olanağını tasavvur edin;

Bütün olanaklara eşit davranın;

Serbest ve eşit olanakları düşüncenin unsuru haline getirin.

II.

Düşüncenin içinde bulunduğu durumun haritasını çıkarın

Durumumuzu anlamak üzere büyük teorik hikayeler anlatın:

Mesela modernitenin ortaya çıkışı ve çözülüşü;

Bir düşünce durumunu sınırlayan ilkeleri belirleyin:

Mutlak, ebedi, kendinde ve otorite gibi klasik kavramlar;

özerklik, bulunuş, yoğunluk/yeğinlik ve özgürleşme gibi modern kavramlar.

Her bir kavramın nasıl olup da bir imajla bir fikrin gizli ittifakına denk geldiğini anlayın.

III.

Düşüncenin belli başlı vaatlerini saptayın

Hem eğitimli düşüncede hem popüler kültürlerde,

 her zaman ve her yerde belli bir dönemin ya da kültürün ilkelerini oluşturan kavramların peşine düşün;

Bir düşünce vaadinin baştaki anlamını bulun, ilk elden zihni etkileyip bir fikrin hayatı yönlendirmesini sağlayan imaja ulaşın (ör. yoğunluk ve “yoğun hayat” hakkındaki modern fikre eşlik eden elektrik akımı imajı);

Düşüncenin vaatlerini hayat üzerindeki uzun vadeli etkileriyle (tatmin, direnç, tükenme, başarısızlık) karşılaştırın;

IV.

Bir düşünceye yön veren her fikri ciddiye alın

Ne kadar uzak, yabancı, düşmanca görünürse görünsün

her türlü fikirle içli dışlı olmayı öğrenin;

Asil davranın ve muhalif bir fikri asla küçümsemeyin;

Başa gelen şeye direneceğinize etkisini düşüncede artırmaya çalışın.

V.

Bir ilkeye asla başka bir ilkeyle karşı çıkmayın

Bir düşünceyi ahlaki ve dışsal şekilde eleştirmekten kaçının;

bu tarz eleştiri sonuçlara itiraz etmekten başka işe yaramaz.

Bir fikri onu savunanlarla aynı kefeye koymayın;

o fikri siz de kendinize mal edebileceğinizi gösterin;

Düşünülebilen hiçbir şey düşünen kişiye yabancı değildir:

Her türlü düşüncenin etik ve içsel eleştirisiyle mümkün olduğunca etraflı şekilde uğraşın.

VI.

Her şeyin getirisini ve bedelini hesaplayın

Düşüncenin ters işlevlerini ortaya koyun,

mesela kaybedilenle ne kazanılıyor, kazanılanla ne kaybediliyor;

Radikal bir taraflılığın getirisini saptayın: Tek başına neyi görmeyi ve düşünmeyi sağlıyor? (İdealist olmanın getirisi, gerçekçi olmanın getirisi gibi).

Radikal bir taraflılığın bedelini hesap edin: Açık seçik bir düşüncenin kör noktası

(gerçekçide olup idealistte olmayan şey; idealistte olup gerçekçide olmayan şey).

VII.

Taraflı görüşlerin en radikallerini benimsemeden aynı düzlemde ele alın

Birbirine taban tabana zıt iki fikrin yönlendirdiği iki düşünce arasına bir sınır çekin;

Durumdaki trajik boyutu kabullenin.

İki konumu uzlaştırmaya, melezleştirmeye veya bir ara çözüm bulmaya kalkmayın;

Bir tarafın argümanlarını diğerine karşı kullanın.

Taraflardan birinin diğer tarafın eksiklerini aydınlatmasına izin verin; aynı şeyi tersi için de yapın. İki taraf da kendince hakikatten pay alıyormuş gibi davranmayın; birileri çıkıp haksız olduklarını gösterene kadar tamamıyla haklılarmış gibi yapın. Aşırı fikirlere kulak kabartın. Her zaman en radikal düşüncelerle, düşünce alanını olabildiğince zıt yönlere çeken düşüncelerle çalışın.

VIII.

Ayrımlı ama eşit, eşit ama ayrımlı bir yeni düşünce hattı çizin

Birbirine karşıt kampları eşit mesafeden değerlendirebileceğiniz bir denge hattı bulun;

Bütün kampların uzağına düşen bir düşünce hattını sürdürmekten korkmayın, cesur olun.

Geç dönem modernitenin neden olduğu, her şeyin ayrımsızlığı anlayışını ayıplayan klasik ve reaksiyoner kafalara şöyle cevap verin: Haklısınız, ayrımlar ortaya koymak gerek; fakat siz hiyerarşileri yeniden devreye sokmak için bunu yapıyorsunuz.

Her şeyin hiyerarşilerle ayrılmasını ayıplayan modern ve postmodern kafalara da dönüp şöyle cevap verin: Haklısınız, eşitlemek gerek; fakat siz her şeyi ayrımsız hale getirerek, bütün kategorileri (cinsler, türler, sınıflar) saf dışı bırakarak eşitleme peşindesiniz;

Bütün düşünce alanlarında hem ayrı hem eşit olma gerekliliklerini gözetmekle yetinin;

IX.

Düşüncenin şu anda olmayan yerini gelecekteki durumuna dönüştürün

Düşüncenin kör noktasında uzun süre kalacak sabrınız olsun, her iki tarafa katılmayı da reddedin: Tıpkı dünyanın kendisi gibi zıt fikirlere bölün kendinizi, dünyayı tekrar birleştirmek için değil, düşmanlar arasında kalan, hiç kimseye ait olmayan toprağı başkalarının günün birinde yerleşebileceği yeni bir düşünce mekanına çevirmek için;

Bir düşünce dersi olarak iş görecek içerikler sunmaktansa kendi düşüncenizi emsal oluşturacak bir jeste çevirin ki başkaları da onu istedikleri gibi taklit edebilsinler;

Düşüncenizi bizden sonra gelecek zihinlerin serbestçe yerleşebileceği bir yer olarak inşa edin.

X.

Kendi düşüncenizin gelecekte ortaya çıkabilecek tahakküm etkilerine direnin

Baskı altındaki bir fikir baskın bir fikir haline gelince fikirlerinizi mümkün olduğunca az değiştirecek şekilde davranın;

Sadece azınlıkta olma ya da yanlış anlaşılma hissinden meşruiyet devşirmeyin: Daima düşündüğünüz şeyin çoğunluk kanaati haline geldiği anı gözünüzde canlandırın ve fikrimizin bir düşünce okulunun fikri haline geleceğini kabul edin;

Düşündüğünüz şeyin otoriter etkilerini baştan nötrleştirin,

özellikle de en liberal ve özgürleştirici fikirlerin paradoksal tahakküm etkilerini.

XI.

Düşüncenin hayatı yönetmesine izin vermeyin, hayatın düşünceyi belirlemesine izin vermeyin

Hayatınızı (zevklerinizi, değerlerinizi, taraflı görüşlerinizi) savunmak için düşünmeyin;

Düşüncenizi savunmak için yaşamayın;

Düşünceye tekil, duyarlı, acı çeken canlı bir organizmanın canlı olmayan parçasına, evrensel olan ve asla hissetmeyen veya acı çekmeyen parçasına tutunur gibi tutunun.

Düşünceyi evrenselin insan türleri kadar diğer hayvan türlerince de geliştirilmiş organı olarak tahayyül edin: Hayatın hayattan kaçan – ya da kaçmaya çalışan – parçası.

Düşünce tek barışçıl mekandır; orada hepimiz hayati çıkarlarımızdan kaçmayı deneriz ve düşünen her şeyle uyum ararız.

Aynı şekilde hayat da düşünceden kaçar.

XII.

Güçlü kılın

Şunu unutmayın: Düşüncenin nesnesi neyse odur, hayatın nesnesiyse hayat için ne önemliyse odur.

Düşünen kişinin olanaklı olan her şeyle uğraştığını ama yaşayan şeyin olanaklar arasında daima tercihler yaptığını ve bazı olanakları kurban ettiğini göz önünde bulundurun;

Düşüncede her şey serbestçe, eşit şekilde ve ayrı ayrı olanaklıdır;

yaşayan şey içinse her şey bağlantılıdır ve her şey değişir. Olanaklıyı güçten (yani olanaklı ya da olanaksız hale getirenden) ayırın.

Olanak arttıkça gücün azaldığını, güç arttıkça olanağın azaldığını kabul edin;

Olanaklı kılacak şekilde düşünün; güçlü kılacak biçimde yaşayın.


Çeviren Hakan Atay.

* Bu metin ilk olarak 2016 yılında “Twelve Rules to Orient Thought” başlığıyla The Brooklyn Rail’de karşımıza çıkıyor. Yazının Fransızcası 2019’da “Douze règles pour orienter la pensée” başlığıyla Garcia’nın makale ve denemelerini içeren Kaléidoscope kitaplarının ilk cildinde yayımlanıyor. Metnin İngilizcede başka bir versiyonu daha var. Mårten Spångberg’in derlediği Movement Research kitabında yer alan bu versiyonun başlığı şöyle: “Twelve Rules to Put Thought into Motion.” Aralarında kayda değer farklar olan bu metinlerin ilk ikisini esas almakla birlikte Fransızca metnin düzenine ve sadeliğine bağlı kalmaya çalıştık. (ç.n.)


Ana Görsel: Andreas Feininger/The LIFE Picture Collection

Exit mobile version